Elazığ depremi, “mızrak çuvala sığmaz” diyor.
“Her şeye kılıf bulunur, ama buna bulunmaz” diyor.
“Gerçek ayakkabısını giyinceye kadar yalan dünyayı turlar, ama bu kez gerçekler saklanamaz” diyor.
Ana “ak”ım medyada, hatta TRT’de yapılan tartışmalarda bile depremin ne söylediği saklanamadığı için şu yöntemle “sorunları” anlatmaya çalışıyorlar:
Her şey çürük, ama iktidar mükemmel!
Bu medyaya göre durum şu:
İktidar mükemmel... Her şey çağın ötesinde... Üzerine düşen bütün sorumluluğu yerine getirmiş bir iktidar var... Ancak!! Binalar kötü yerlere yapılmış... Denetleme mekanizması işlemiyor... İmar planlarına uyulmuyor... İnşaat malzemeleri eksik ve kalitesiz... İmar afları çok kötü örnek oluyor, sürekli kaçak yapılaşmaya davetiye çıkarıyor...
Yukarıda aktardıklarımızın tümünü televizyonlardaki tartışma programlarından not ettik.
Bu durumda insan sormadan edemiyor:
İktidar bu ülkede nelerden sorumlu?
***
Depremin yaralarını ülkenin “toplam gücü” büyük bir çaba ile sararken, “kaçınılmaz” olan bu doğa olayından en az zararla çıkmak için neler yapılması gerektiğini yine “toplam güçle” saptamak ve gereğini yapmak zorundayız.
Aksi halde yas tutmaya ve yara sarmaya devam edeceğiz.
Aslında neler yapmak gerektiğini bulmak zor değil. Neler yapmamak gerektiğini sıralayınca her şey berraklaşıyor.
Her şeyden önce Hazine’ye para, iktidara oy gerektikçe imar affına başvurmamak gerekiyor. Bunun adı AKP iktidarı döneminde “imar barışı” olarak değiştirildi.
Neyle barış?
Kaçak yapıyla...
Çürük yapıyla...
Ruhsatsız yapıyla...
İmar planı dışına çıkmış yapıyla...
Özetle denetim dışında inşa edilmiş tüm binalarla “barışıldı”!
31 Aralık 2019’da sonra eren imar barışı sürecinde 7 milyon 450 bin 577 başvuru oldu. Bu başvurulardan devletin kasasına koyduğu para 24 milyar 190 milyon 266 lira.
Bu başvuruların bir bölümü binanın sağlamlığını etkilemeyecek değişiklikler olarak değerlendirilebilir.
Ancak şu tür yapılar da başvuru kapsamına alındı:
Hakkında yıkım kararı verildiği için idari para cezası kesilmiş olan yapılar!
Lütfen yukarıdaki cümleyi bir daha okuyun...
Bir bina... Yıkılmasına karar verilmiş... Bu nedenle idari para cezası da kesilmiş... İmar barışı kapsamında ödenen para ile affedilmiş!
Elazığ’da imar barışı için başvuru sayısı, Elazığ Günışığı gazetesinin 2018 sonunda ulaştığı verilere göre 16 bin 33. O gün, Türkiye ölçeğinde başvuru 4 milyondu, 2019 sonunda iki katına çıktığına göre Elazığ’da da 30 bine dayandığı söylenebilir.
Yerel kaynaklar, yıkılan binaların çok büyük bir bölümünün imar barışı kapsamında olduğunu söylüyor.
Türkiye’de toplam konut sayısı 39 milyon.
İmar barışına başvuru 7.5 milyon!
Genel bir hesaplama ile beşte bir “yanlış”...
İktidar da bu yanlışı şöyle “düzeltti”:
Ver parayı, düzelmiş sayalım!
Sadece bu tablo bile AKP iktidarının konuya nasıl baktığını göstermeye yetiyor.
***
Televizyondaki tartışmada bir yerbilimci hüzünle sesleniyor:
“Bursa’yı inceledik... Pek çok sulak alan var... Kesinlikle yapılaşmaya açılmaması gereken yerleri listeleyip verdik... Bir süre sonra baktık ki, kent bu bölgeye doğru büyütülmüş!”
Bir başkası onu tamamlıyor:
“İstanbul’da Bağdat Caddesi üzerinde 4 katlı yapıların yerine kentsel dönüşüm adı altında 25 kata kadar izin verildi...”
Sonra da tüm bilim insanları şu görüşte birleşti:
“İstanbul daha fazla yükü kaldırmaz...”
Dün sabah Ankara’da Eskişehir yolu üzerindeki Altyapı ve Ulaştırma Bakanlığı’nın yanından geçerken dikkatimizi çekti; Kanal İstanbul’un depreme karşı ne kadar dayanıklı olduğuna ilişkin hazırlanan görsel dönüyordu!