AKP’nin icraat yöntemi şu:
Kendisi hiç hata yapmaz... Ola ki sonuçları yanlış çıkmış bir iş olursa muhalefet yüzündendir... Eğer halkın cebine, sağlığına, günlük yaşamına olumsuz etki yapacak bir durum meydana gelmişse, iktidar dışındaki Türkiye’yi çekemeyen güçler yüzündendir, onunla mücadele edilmelidir!
Bir de milletin gözünden kaçıramadıkları var. Bunun da çaresi kolay; adını değiştir, olsun bitsin...
Millet bunu yutar mı?
Ne kadar yutarsa...
***
Bunlardan dördünü sütuna yatıralım...
İlki şu:
Fahiş fiyat!
Zam değil... Girdiler arttığı için üretime yansıyan maliyet nedeniyle fiyat yükseltme de değil, fahiş fiyat! Yani, çiftçi, esnaf, üretici basmış fiyatı...
Bir ülkede resmi rakamlara göre tüketici enflasyonu yüzde 19, üretici enflasyonu yüzde 40’ın üstünde olursa ne olur? Bu gerçekçi midir? Tarımdaki üretimin üç ana girdisi mazot, gübre, ilaç fiyatlarını serbest bırakıp bunları kullanarak üretim yapanı denetleyeceğim diyorsunuz!
Bunları sorgulasalar, iktidar politikalarının yanlışlığı ortaya çıkacak. Bunun yerine “fahiş fiyat” deyip polisle enflasyonu durdurmaya çalışıyorlar. Oldu olacak, fiyatları coplayın!
Devam edelim...
Uzun süre ısrarla sürdürülen, muhalefetin, uzmanların uyarılarına karşın ısrar edilen bir politikadan mecburen vazgeçmek zorunda kalınca, bunun adı “yanlıştan dönmek” değil. Hiç olur mu, iktidar yanlış yapar mı? Bunun adı da şudur:
Makas değişikliği!
Bunun en güncel örneği Mısır. Bu ülke ile diyaloğun şart olduğunu vurgulayanların ne darbeciliği kaldı ne Sisi severliği. Şimdi Mısır’la ilişkiler iyileşiyor diye müjde veriyorlar. Mısır Dışişleri Bakanı da ağırdan alıyor:
“Durun bakalım, sizden istediklerimizi yaparsanız, ilişkiler iyileşir!”
“Rabia” gitti, “tabii ya” geldi!
Makas değişikliği makas almayla mı sonuçlanacak, göreceğiz!
İşsizlik, neredeyse terörden daha büyük bir sorun. Ama iktidara göre bu da sorun değil. Türkiye’de işsizlikten çok, iş seçme sorunu var. İnsanlar iş seçmekte zorlanınca ortaya bir miktarcık işsizlik çıkıyor!
Bir de küresel aktörlerle yaşanan sorunlar var. İktidarın bu alandaki politikası kafa tutmakla çanak tutmak arasında gidip geliyor. Ancak her iki durumda da kaybeden Türkiye’nin yararları oluyor. İktidar için ne gam. Kendini korusun da...
Güven vermeyen dış politika hemen hemen bütün coğrafyalarla ilişkilerin gerilmesine neden oldu. Önceki gün bunun adını da şöyle koydular:
Dünyaya direniş!
İşe dünya bize hayran diye başladılar, dünyaya karşı direnişe geçiyoruz diye devam ediyorlar!
***
Bu sorunlara neden olan “cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin” bütün kurumların ve kuralların çökmesiyle sonuçlandığını söyleyemeyince, şu sözcüğün arkasına sığınıyorlar:
Reform...
Öyle bir sistem ki her on Cumhurbaşkanlığı kararnamesinden altısı bir önceki kararnameyi düzeltmek için yayımlanıyor.
Adını ne koyarsanız koyun... Hangi süslü lafı ederseniz edin gerçek şu:
Türkiye fakirleşti, iktidar ve çevresi zenginleşti...
Bunu örtmek için ne yapsalar, hangi tanımı icat etseler olmuyor, gerçekler huysuz, bir yerden patlıyor.
Milletin asgari ücreti 2 bin 825 lira 90 kuruş iken, iktidardakilerin asgari ücretinin ortalama üç maaş 50 bin lira olduğu bir ülkede sistemin adı nedir?
Eyy okur, bunun adını da sen koy!