İş Bankası Türkiye’dir!

Haber Tarihi: 21.02.2020


Çocukluğum 1971 depremine kadar Burdur’un Yeşilova ilçesi Güney kasabasında geçti. Depremde okullarımız yıkılınca Aydın’ın Nazilli ilçesine taşındık.

Burdur’da kırsal kesimden kente şeker fabrikasının ayrı bir yeri vardı. Babamın fabrikadan pancar küspesi sarıp kasabaya gelişi çiftçiler için ayrı bir buluşmaydı. Küspe iyi bir hayvan yiyeceği idi. Fabrikadan sezon sonunda da her haneye bir çuval şeker dağıtılırdı. Bu da ayrı bir dayanışmaydı. Babam yeri geldikçe şeker fabrikasının nasıl yapıldığını anlatır, “Hepimizden gücümüz kadar para topladılar. Bizi de ortak ettiler” der. 1954’te temeli atılan 1955’te üretime başlayan şeker fabrikası herkesin, Cumhuriyetin ortak malıydı.

Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası da tüm bölgenin ortak ekonomik, sosyal, kültürel varlığı idi. 1935’te temeli atılan, 1937’de Atatürk tarafından açılan fabrikanın girişindeki levhalar hâlâ gözümün önünde:

“Her fabrika bir kaledir!”

“Kaliteden herkes sorumludur!”

İlk büyük beyazperdeli sinemaya Sümerbank’ın kocaman salonunda gittim. Aileler düğünlerini Sümerbank’ın herkese hitap eden salonunda yapardı.

Menderes tarafından temeli atılan Burdur Şeker Fabrikası bugün elden çıksın diye her şey yapılıyor.

Nazilli Sümerbank ise 2003’te tamamen kapatıldı. Kampus oldu.

***

İş Bankası da yukarıda aktardığımız kalelerden biri. 26 Ağustos 1924’te Atatürk tarafından kurulan banka, kurulduğu günün anlam ve önemine göre devam etti; fabrikaların kurulması, yatırımların artması, halkın tasarruf bilincinin yükselmesi için tam bir “Büyük Taarruz” gerçekleştirdi.

Cam, şeker, madencilik, tekstil sektörlerindeki yatırımların temelinde İş Bankası var.

1950’li yıllardan sonra yeni bankalar kurulurken İş Bankası’ndan eleman aldılar. Bir bakıma bankalar kuran banka oldu.

İş Bankası’nın kuruluş öyküsünün bir başka tarifi şudur:

Kurtuluş Savaşı’ndan sonra başlatılan “kuruluş savaşının” en önemli zaferlerinden biri.

Temelleri o kadar sağlam atılmış ki, her şeye karşın varlığını güçlendirerek sürdürüyor. 

1932’de ülke sınırları dışına çıkıp Kahire ve Berlin’de de hizmet vermeye başladı. Sonraki yıllarda da dünyanın dört bir yanında tabela astı.

Çağı yakalamada öncülük etti. Otomatik para çekme makinelerini kurup hizmete açtığında sadece Türkiye’de en önde değildi. 1990’da ABD ve İngiltere’nin de önündeydi.

Bugün dünya ölçeğindeki yeri için iki veri var:

Marka gücü yüksek 10 banka arasında...

Dünyada ilk 100’e giren tek Türk bankası...

***

İş Bankası’nın hep yükselen, adeta Kutupyıldızı gibi yön veren gücü herkesin dikkatinde. İktidarların da...

Atatürk’ün vasiyetnamesiyle CHP’nin de maddi bir çıkar sağlamaksınız banka yönetim kuruluna 4 üye vermesi, sembolik hisselere sahip olması, bankaya “saldırı” konusu. 

1950’li yıllarda Menderes, 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası Kenan Evren yönetimi Atatürk’ün vasiyetini çiğnemek için her şeyi yaptı. Sonuçta bankanın yapısı korundu.

AKP iktidarı döneminde ise bir başka hedef haline geldi.

CHP, AKP yönetimini köşeye mi sıkıştırdı; gelsin İş Bankası... 

AKP gündemi değiştirmekte zorlanıyor mu; gelsin İş Bankası...

Banka yönetiminde karar verici bir sayı oluşturmayan CHP atamaları nedeniyle en ufak bir olumsuzluk yaşansa topa tutacaklar. 

Elde bir tek İş Bankası’ndaki CHP hisseleri ve yönetim kurulu üyeleri var. Buradan da ne suç üretmek mümkün ne usulsüzlük!

AKP döneminde İş Bankası’ndaki CHP hisseleri kaç kez gündeme gelmiş diye sayalım dedik, 10’u geçince bıraktık.

Dünyanın en güçlü bankalardan kabul edilen Alman Merkez Bankası bile bunca gerilime dayamaz.

Sonuçta İş Bankası Türkiye’nin.

Onca Cumhuriyet kalesine kıydınız...

Elinizi (varsa) vicdanınıza koyup hiç değilse buna kıymayın.

“Gizli” plan belli; 4 üye yerine Hazine’den atama yapmak, onlarla nüfuz edip alanı genişletmek... Sonrasını yazmaya gerek var mı?

Atatürk’ün vasiyeti yok sayılabiliyorsa, anne babanın evladına bıraktığı miras da yok hükmündedir!








MUSTAFA BALBAY İsimli Yazarın Diğer Yazıları