Türkiye’nin toplumsal tarihinin en önemli buluşmalarından biri olan Gezi, AKP iktidarı için ağzı açık bir yargılama torbasına döndü.
Son olarak dizi yapımcıları ve sanatçıları kapsama alanı içinde. Sektörün patronu olarak öne çıkan Ayşe Barım’ın birkaç nedenle ifadeye çağrılmasının ardından Halit Ergenç, Bergüzar Korel, Ceyda Düvenci, Dolunay Soysert, Nejat İşler, Mehmet Günsür, Rıza Kocaoğlu ifadeye çağrıldı.
Suçlama şu:
2013 yılındaki Gezi olayları sırasında Ayşe Barım’ın istemi üzerine sosyal medya paylaşımı yapmak, Taksim’e gitmek. Bu yolla hükümeti düşürmeye teşebbüs etmek!
Gazetecilikte 5N1K diye özetlenen anlatım biçimi vardır. Sürdürülen soruşturma çerçevesinde bu sorulara verilecek yanıtlar bir araya getirilse ortaya Aziz Nesinlik bir öykü çıkar!
***
Öncelikle Gezi buluşması hükümeti devirmek değil, hükümetle diyalog kurmak amacıyla büyümüştü. Gezi’nin başlangıcından 15 gün sonra 13 Haziran’da dönemin Başbakanı Erdoğan’la sekiz sanatçı görüştü. 3.5 saat süren görüşme sonucunda sanatçılar adına Halit Ergenç konuştu. Ergenç, istemlerini anlattı, kimi şiddet olaylarının yaşanmasını onaylamadıklarını paylaştı. Bu görüşme AA tarafından haberleştirildi.
12 yıl sonra bu sanatçıların amacının hükümeti devirmek olduğu iddia ediliyor! Ergenç’in o dönem Muhteşem Yüzyıl dizisinde Kanuni Sultan Süleyman’ı oynadığı için sözcü seçildiği konuşulmuştu.
Yıllar sonra böyle bir soruşturma açılıyorsa insanın aklına olmadık şeyler geliyor. 36 Osmanlı padişahından 12’si görev süresini eceliyle tamamlamadı. Tahttan indirildi. Bugünün siyasal söylemiyle darbe yapıldı. Acaba Gezi olaylarına katılanlar onların ardılları mıydı? O zaman söz konusu padişahların indirilmesinden de sorumlu tutulmaları gerekmez mi?
İşin kara mizahı bir yana akla bundan daha mantıklı bir hükümeti devirme suçlaması gelmiyor!
Eğer tweet atmak böyle bir suçlama için yeterli delilse Gezi’nin ilk bir ayında 24 milyon tvit atıldı. İçişleri Bakanlığı kayıtlarına göre 28 Mayıs-30 Ağustos 2013 arasında sadece Bingöl ve Bayburt’ta Gezi eylemi yapılmadı! Gezi’ye ilişkin yazılan kitap sayısı 50’nin üzerinde.
Böylesine büyük eylemler serisinde zaman zaman şiddet olaylarının yaşanması sağduyulu kimsenin kabul edebileceği bir şey değil. Bunları önleme görevi de katılımcı milyonların değildi.
***
2013 sonbaharından itibaren Gezi’ye ilişkin pek çok ilde onlarca dava açıldı. Çok büyük bir bölümü beraatle sonuçlandı. Kimi soruşturmalar daha başlangıçta kovuşturmaya yer olmadığı kararıyla kapandı.
Aradan beş yıl geçtikten sonra Osman Kavala, Çiğdem Mater, Mine Özerden, Tayfun Kahraman başta olmak üzere iktidarın hedef seçtiği onlarca kişi için art arda içi boş iddianameler hazırlandı. Buna Soma maden cinayeti, Aladağ yurt yangını davalarında öne çıkan avukat Can Atalay ayrıca eklendi. Hataylıların oylarıyla milletvekili seçilen Atalay, Anayasa Mahkemesi’nin aldığı kararlara karşın hâlâ hapiste.
Şimdi dizi sektörü patronuyla sanatçısıyla davanın içine sokulmak isteniyor.
Gezi’de namaz kılanlara saygıda kusur etmemek için çırpınan ateistlerden “İstanbul United” bayrağı altında bir araya gelen Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş taraftarlarına kadar yaşananlar... Gezi sonrası açılan davaların Anayasa Mahkemesi’ne darbeye dönüşmesinden en son dizi oyuncularının da torbaya konması...
Bunlar senaryolaştırılsa müthiş bir dizi olur! Adı da şöyle konur:
Muhteşem Gezi!