Durun; Kılıçdaroğlu gibi bizim için de “Ahaa valilere hakaret etti” diye dava açmak için hemen savcılıklara koşturmayın. Bu sözün müellifi biz değiliz. Kim olduğunu anlatalım da kim vurduya gitmeyelim. Nemelazım 81 il valisinin açtığı davalarla uğraşmayalım şimdi durduk yere...
Yıl 1997, aylardan eylül.
İBB Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 12’si belediye bürokratı olmak üzere 40 kişilik bir kafileyle Çin’in Pekin, Şanghay ve Xi’an şehirlerine yapılacak gezi için olurunu almak üzere İstanbul Valiliği’ne izin başvurusunda bulundu.
Vali Erol Çakır, İBB Başkanı Erdoğan’ın o yılın zaten 67 gününü yurtdışı gezilerde geçirdiği, ayrıca geziye katılacak heyetin çok kalabalık olduğu ve kamu kaynaklarında israfa yol açılacağı gerekçesiyle geziye izin vermedi. Ancak ya geziye katılanların sayısının düşürülmesi ya da yol ve konaklama giderlerinin katılımcılar tarafından karşılanması halinde izin verilebileceğini bildirdi.
İBB Reisi Erdoğan, bu kez bu gezi davetinin İstanbul’la kardeş şehir olan Şanghay Belediyesi’nden geldiğini, Şanghay’da ticaret fuarı ve kültür festivaline katılmak üzere gideceklerini açıkladı.
Vali Erol Çakır da herhalde Çin Başkonsolosluğu’ndan mı öğrendi ne, “İstanbul Belediyesi’yle Pekin, Şanghay ve Xi’an belediyeleri arasında herhangi bir kardeş şehir ilişkisi bulunmamaktadır. Üstelik gezi talebi de bu belediyelerden değil, bizzat İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından o belediyelere gitmiştir” açıklamasıyla yanıt verdi.
Kendisinin yalancı çıkarılmasına fena içerleyen İBB Başkanı Erdoğan, valiyi şu sözlerle eleştirdi:
“İstanbul’a vali diye birisini atamışlar. Bizi kösteklemek için elinden geleni yapıyor. Birkaç kişinin atadığı memur bize engel oluyor.”
Şimdi Erdoğan’ın sözlerini gelin bir şerh edelim.
Ne diyor Erdoğan?
“Vali diye biri”...
Bu cümle, “Sen kimsin yav?” şeklinde posta koymanın kibarcası.
“Bizi kösteklemek için elinden geleni yapıyor” cümlesine gelince...
Ne yapmış vali?
Yapılan bir yatırımı mı engellemiş?
Halk Ekmek büfeleri açılmasına izin mi vermemiş?
Çocuklara süt dağıtımına “Yassah hemşerim” mi demiş?
Bankalardaki bağışlara el mi koymuş?
Kentin tarihi varlıklarının ihalesine katılmasına yasak mı getirmiş?
Taksi plakalarını çoğaltmak istemiş de vali de bu işe çomak mı sokmuş?
Hayır...
Sadece keyfe keder bir geziyi “kamu israfına yol açar” diye engellemiş. Tam engelleme de değil aslında. Geziye katılanların sayısını düşürürseniz “olur” demiş.
Ya “Birkaç kişinin atadığı memur” cümlesine ne demeli?
Yani Erdoğan demek istiyor ki ben seçilmişim, sen ise birkaç kişinin atadığı bir memursun.
Seçilmişlerin atanmışlardan üstün olduğu görüşüne katılırım. Ama bugün sadece valileri değil, bakanları bile bırakın birkaç kişiyi sadece tek kişi atıyor. Ve o tek kişinin atadığı bakanlar, valiler ve kaymakamlar seçilmişlere dönüp “Siz kimsiniz yav? Beni reis atadı ve ben de TBMM’ye değil, sadece ona hesap veririm” postası koymakta.
Kulakları çınlasın Bekri Mustafa’nın, ne günlere kaldık.
‘Geçiyordum uğradım’ savunması
Bolu İl Jandarma Alay Komutanı Albay Ömer Ersever, Bolu Ülkü Ocakları’na geçen hafta bir ziyarette bulundu. Ziyarete ilişkin fotoğraflarda, Alay Komutanı Ersever’in Bolu Ülkü Ocakları Başkanı’na üzerinde “Bolu İl Jandarma Komutanlığı” yazılı bir torba içinde bir hediye de verdiği objektiflere yansıdı.
Bolu Ülkü Ocakları’nın internet sayfasında da ziyarete ilişkin “Bolu İl Jandarma Alay Komutanımız Jandarma Albay Sayın Ömer ERSEVER, Bolu Ülkü Ocakları’nı iade-i ziyarette bulundu” açıklamasına yer verildi.
Konu basında tartışılınca alay komutanı, panikle “Aynı binada bulunan şehit ve gazi yakınlarını ziyaret ettiğimde ısrarlı davet karşısında anlık olarak gelişen bu ziyaret tamamıyla insani gerekçeyle yapılmıştır” açıklamasında bulundu. Yani “geçiyorduk uğradık” kabilinden bir gerekçe sundu. Geçiyorken uğradıysa ülkü ocakları yöneticilerine verdiği hediyeler de başkasına aitti de yanlışlıkla mı verdi acaba?
Peki, gelin tarihi yine biraz geriye saralım. Yok öyle çok geriye değil. 13 Nisan 2017 günü Balıkesir ve ilçelerini kapsayan bir geziye çıkan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu taşıyan özel uçak Bandırma 6. Ana Jet Üs Komutanlığı pistine indi. Ana Jet Üs Komutanı Hava Pilot Tuğgeneral Ahmet Biçer’in, Kılıçdaroğlu’nu karşılaması ve Kılıçdaroğlu’nun kendisini karşılayan tören kıtasını selamlama fotoğrafları yayımlanınca kıyamet koptu.
İktidar medyasından Cem Küçük, “Birileri darbe çarkını döndürmeye başladı” derken Genelkurmay da üs komutanı hakkında alelacele soruşturma başlattı.
Kılıçdaroğlu sonuçta ana muhalefet lideri ve devlet protokolünün dördüncü sırasında yer alıyor. Ama gelin görün ki basında kıyamet kopunca Genelkurmay Başkanlığı soruşturma açtığı gibi bir de yaptığı açıklama ile savunma pozisyonu aldı. Bolu Alay Komutanı ile ilgili bir soruşturma açıldığını duyanınız var mı? Yoksa açıldı da biz mi atladık?