Diktatörlerin bir kısmı darbelerle gelmiştir. Ancak güce tapma veya aldanma suretiyle diktatörleri genellikle halk yaratmıştır.
Dünyada heykeli ayakta kalmış hiçbir diktatör yoktur. Hepsinin sonu kötü olmuştur. Eceliyle ölen diktatör sayısı çok azdır.
Önceki diktatörlerin sonu sonraki diktatörlere ders olmuyor mu? Dünyada neden yeni diktatörler çıkıyor? Bu soruya en iyi cevabı, duayen bir gazeteci veriyor: "Diktatörler hep doğru yaptıklarını sanıyorlar. Doğru yaptıklarında o kadar takıntılı oluyorlar ki tarihe dönüp bakmak gereği bile duymuyorlar." diyor.
Tarihin en acımasız diktatörlerini cezalandıran halk da çektiklerini aynı acımasız çizgide göstermiştir.
Hitler, savaşı kaybettiği kesinleşince ve Sovyet ordusu Berlin'e girince, eşi Eva Braun ile birlikte intihar etti.
Benito Mussolini, 25 Nisan 1945'te komünist partizanlar tarafından yakalandı ve kurşuna dizilerek öldürüldü.
Nikolay Çavuşesku, Romanya'da halk hareketleri ve ordunun gücüyle devrildi, 25 Aralık 1989'da kurşuna dizildi.
Saddam Hüseyin, Nisan 2003 tarihinde başkent Bağdat'ın işgalinden 8 ay sonra yakalandı ve 5 Kasım 2006'da, idam cezasına mahkûm edildi.
Kaddafi, 2011 yılında başlayan iç savaşla devrildi ve isyancılar tarafından linç edilerek öldürüldü.
Hideo Tojo, II. Dünya Savaşı sonrası kurulan Uzak Doğu Uluslararası Askerî Ceza Mahkemesi tarafından A sınıfı savaş suçlusu olarak hüküm giydi. Tutuklanması için evi kuşatıldığında kendini göğsünden vurarak intihar etmeye çalıştı ancak kurtarıldı. Daha sonra 23 Aralık 1948'de asılarak idam edildi.
Pol Pot, Kamboçya'da kendi yandaşları tarafından ömür boyu ev hapsine mahkûm edildi. İntihar ettiği iddia ediliyor.
Mobutu, 16 Mayıs 1997'de Kinşasa'yı ele geçiren muhalif gruplar tarafından devrildi ve önce Togo'ya ardından Fas'a gitti. 7 Eylül 1997'de sürgünde öldü.
İdi Amin, isyancı gerillalardan korkarak ülke dışına kaçtı. 16 Ağustos 2003 tarihinde, Cidde'de öldü.
Balkan Kasabı Slobodan Milosevic, Hollanda'nın Lahey kentinde kurulan Savaş Suçları Mahkemesi'nde yargılandı. 11 Mart 2006'da savaş suçlarından yargılandığı sırada Lahey'de öldü.
Diktatörlerin tipik şikâyetleri, muhalefetin işleri yavaşlattığı ve kurumsal yapıların pratik olmadığı şeklindedir. Eğitim ve kültür birikimleri zayıf olduğu için diktatörler tek elden her şeyi yürüteceklerini zannetmişlerdir.
Kaldı ki, Türkçede "cahil cesareti" diye bir söz var. İstisna olabilir ve fakat genel olarak eğitim insanların analiz ve sentez yeteneğini artırır. İnsanın ideolojik körlüğünü törpüler. Gelecek için daha dikkatli olur ve daha çok sorumluluk duyarlar. Eğitimli ve insani değerleri gelişmiş siyasilerden diktatör çıkmaz. Ünlü filozof Platon'un dediği gibi "cahillerin demokrasisi tiranlığa dönüşür."
Diktatörler genel olarak eğitimini yarı bırakmış ve geçmişlerinde sarsıntı yaşamış ve adeta insanlığa düşman olmuş insanlardır.
Hitler Avusturyalıdır. 1925-1932 arası vatandaşsız bir statüdedir. Lisede sınıf tekrarı yaptı. Maddi sorunlar nedeniyle okuluna devam etmedi. 1907'de Viyana Güzel Sanatlar Akademisi'ne kabul edilmedi. 1909'da evsizler yurduna yerleşti.
Mussolini, ilk ve ortaokulda, disiplinsizlik ve saldırganlık gerekçesi ile 2 defa okuldan atıldı. 8 yaşında annesinin gittiği kilisede insanlara taş attığı için, kiliseden kovuldu. Yatılı okulda arkadaşını yaraladı. Öğretmenine mürekkep hokkası fırlattı. 11 yaşında okuldan atıldı. Sonradan mezun oldu. Askerlikten kaçmak için İsviçre'ye gitti. Orada yakalandı ve bir gece hapiste kaldıktan sonra sınır dışı edildi.
Stalin Gürcü'dür. 7 yaşında çiçek hastalığı geçirdi, yüzünde çiçek izleri kaldı. 12 yaşında araba kazası geçirdi sol kolu yaralandı ve ölünceye kadar sakat kaldı. Ortodoks rahip okuluna gitti ve huzursuzluk çıkardığı için ayrıldı.
Saddam Hüseyin 1937 tarihinde, Irak'ın Tikrit kentinin bir köyünde fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası, henüz Saddam Hüseyin dünyaya gelmeden vefat etti. Annesi ona Arapça'da "karşı koyan" anlamına gelen Saddam adını verdi. Geçim sıkıntısı içindeki annesi doğumdan sonra onu Dicle kıyısındaki Tikrit'te yaşayan dayısı Hayrallah'ın yanına gönderdi. Subay olan dayısı 1941'de Irak'taki Britanya'ya karşı gerçekleştirilen bir isyana katıldı. Britanya tarafından bastırılan bu başarısız ayaklanmaya katılan Hayrallah görevinden alınıp hapse atıldı. Saddam annesinin yanına döndüyse de kısa süre sonra tekrar dayısının yanına gitti.
1956'da dayısı tarafından askerî akademiye girmesi için teşvik edildi, ancak akademi giriş sınavlarında başarısız oldu. 1957'de Baas Partisi'ne girdi. 1959 yılında Baasçıların Irak başbakanı Abdülkerim Kasım'a karşı düzenlediği başarısız suikast girişimine katıldı; yaralanınca Suriye'ye, oradan da Mısır'a kaçtı. Sürgünde olduğu dönemde Kahire Üniversitesi'nde başladığı hukuk öğrenimini (1962-63), Baasçıların iktidarı ele geçirdiği 1963'te Bağdat'ta sürdürdü.
Son 9 yıldır Dünya ve Venezuela halkı Maduro sorunu yaşanıyor. Dünyada, Rusya, Çin, Meksika, Bolivya ve Türkiye dışında tüm dünya Maduro'yu diktatör olarak görüyor.
Chavez'in ölmeden önce veliaht ilan ettiği Maduro liseyi son sınıfta terk etmiştir. Eski bir otobüs şoförüdür. Chavez'in son seçim kampanyasında, kampanya aracını Maduro kullanmıştır.
Diktatörler iktidarda kalmak için, Putin'in Ukrayna savaşını çıkarması gibi her yola başvurur… Ama panik içinde yaptıkları yanlışları görmezler ve kendi sonlarını getirmiş olurlar.