AKP seçildikten sonra hükümet olmadan ilk iş olarak (2002-Kasım) Acil Eylem Planı açıkladı. Bu plandan yaptıkları oldu. Zira hangi hükümet olursa olsun boş durmayacak. Ama politikalar içinde temel nitelikte olanlarda tam tersini yaptı.
AKP'nin vaatleri ve gerçek uygulamalar şöyledir :
1. Acil Eylem Planında; ''TBMM adına denetim yapan Sayıştay'ın denetim yetkisinin kapsamı, Cumhurbaşkanlığı, TBMM ve Üst Kurullar dahil olmak üzere tüm kamu kurum ve kuruluşların hesaplarını içine alacak şekilde genişletilecektir.'' denildi.
Uygulama 180 derece tersi oldu. Önceleri birçok kamu kurumu ve fonu Sayıştay denetimi dışında çıkarıldı. Sayıştay denetimi kısıtlandı.
1 Aralık 2010 yılında bu konuyu Meclis kürsüsünden açıklamıştım. Aynen alıyorum:
''Ne yazık ki, bazı harcamaları Sayıştay denetimi dışında tutmak için çeşitli fonlar ve kuruluşlar kurularak Meclis denetimi engellenmiştir. Örneğin TOKİ, örneğin Özelleştirme Fonu, Sosyal Yardımlaşma Fonu, Tanıtım Fonu Meclis denetimi dışında tutulmuştur. TOKİ'nin kat karşılığı verdiği veya sattığı arsa ve araziler halkın malıdır. Ancak bu mallar Sayıştay denetimi dışında kalmaktadır. Kamuya ait varlıkların satılması bir nevi negatif vergidir, eksi vergilemedir. Dolayısıyla bunun Sayıştay denetimi dışında kalması, Meclis denetimi dışında kalması doğru değildir.
Özelleştirme Fonu da Sayıştay denetimi dışındadır. Aslında özelleştirme gelirlerinin nasıl harcandığını kimse de bilmiyor. Özelleştirilen kamu malları milletin malı değil mi? Bu mallar neden Sayıştay denetimi dışında tutuluyor?
Değerli arkadaşlar, özelleştirme gelirlerinin bu Meclis denetimi dışında tutulması doğru değildir, özelleştirme gelirlerinin nereye harcandığı konusunda bu Meclis bir araştırma yapmalıdır ve aynı zamanda özelleştirme gelirlerinin tümüyle ilgili bir araştırma yapmalıdır.''
Sonra Cumhurbaşkanlığı sistemi ile Sayıştay'ın bütçe denetiminde de sınır getirildi. Söz gelimi KÖİ Sözleşmeleri Meclis ve Sayıştay Denetimi dışındadır. Bütçede talep garantisi olunca, bütçeyi finanse eden halkın da bilgi sahibi olması gerekir.
2. Acil Eylem Planında; "Enerji fiyatı üzerindeki yükler azaltılacak" denildi.
Elektrik ve doğal gaza getirilen hesapsız zamları hepimiz yaşıyoruz. Başkanlık sistemi ile de iş çığırından çıktı.
2017 Ocak ayını baz yılı (100) olarak alırsak, son beş yılda TÜFE olarak enflasyonun 100'den 236,04'e çıkmasına rağmen elektrik fiyatları daha fazla yüzde 333,57'ye çıktı.
3. Acil Eylem Planında; ''Kamu yönetimini halkla buluşturma ve israfı önleme hedefleri doğrultusunda lojman, makam aracı, sosyal tesis, kamu hizmet binası yapımı gibi konularda israfı ve kaynakların gereksiz harcanması önlenecektir.'' denildi.
Memur ve işçilerin kampları özelleştirme kapsamında satıldı. Ama kamu lüks araç ambarı oldu. Camiye veya bir toplantıya giderken oluşan Cumhurbaşkanı konvoyuna katılan lüks araç, helikopter, ambulans sayısı tarihte zengin-fakir bugüne kadar hiçbir ülkede görülmedi. Demokratik toplumlarda hiçbir başkanın her yerde bir sarayı, altın varak koltukları, 13 uçağı, binlerce danışmanı olmadı.
4. İhale mevzuatı AB standartlarına çıkarılacaktır...
İhale Kanunu'nun geldiği son haline bakarsanız, ''Aman Allahım'' demeden yapamazsınız. İhale Kanunu 192 defa değişerek istisnalar esasları geçti ve şahsa ve kurumalara mahsus bir kanun haline sokuldu. İhalelerin çoğu pazarlık yoluyla yapılmaya başlandı. Özellikle kamu-özel işbirliği ihalelerinde dolar cinsinden talep garantisi verilmesi, işi çığırından çıkardı.
Mamafih, Avrupa Birliği Türkiye 2018 raporunda da;
* Kamu ihale mevzuatını, imtiyazlar ve özel sektör-kamu işbirliklerini (PPP) de kapsayacak şekilde yeniden gözden geçirmesi gerektiğini ve AB Kamu İhale Direktifleri ile uyumluluk ve şeffaflığı artıracak yeni adımlar atılması gerektiği,
* AB'ye giriş için ülke eylem planında yer alan bütünleşme takviminde belirtildiği üzere AB mevzuatına aykırı istisnaların kamu ihale mevzuatından çıkarılması gerektiğini ve yerli fiyat avantajlarına sebep olan düzenlemelerin ilga etmesini,
* Kamu İhale Kurumu'ndan ayrı ve bağımsız bir Kamu İhaleleri Gözetim Kurulu oluşturması gerektiği, tavsiye edilmiştir.
Ama bugün iktidar öyle bağlandı ki, ihale yasasını değiştiremez, AB açısından ise gerek kalmadı zira Türkiye AB'den uzaklaştı.