Bir yanda sadece türküleri, şarkılarıyla değil o hep gülen yüzüyle hatırlayacağımız Edip Akbayram.. Diğer yanda gazeteci dostlarımın davası..
Yanı sıra gündeme üzerine hiç vazife olmadan sızan Pervin Ersoy. Yani turizm bakanının eşi.
Gündeme sızma nedeni, kafelerde, ilk siparişten sonra yarım saatte bir sipariş verme zorunluluğu getirileceği yolundaki iddia. Koruma polisine şemsiye tutturduğu fotoğrafı ile hatırladığımız Pervin hanım bu iddiaya pek sevinmiş. Sosyal medyada yaptığı paylaşımda şöyle diyor:
“Bu haber doğru ise çok isabetli karar olmuş. Bütün gün masa işgal edip gelen insana yer vermeyen saygısızlara iyi olur."
Başlıktaki türküyle… Edip Akbayram’ın benzersiz sesiyle iz bırakan isyanla ilişki kurmayacağım. O kadarını hak etmiyor zira.
“Haddini bil” deyip geçmek yeter!
Hele yüreğimiz gazeteci dostlarımızın davasıyla pır pır ederken..
İlerde turizm bakanının adını kimse hatırlamayacak. Belki sadece bebeklerin annelerin kucağında can verdiği Kartalkaya faciası ile konuşulacak. Zaten bırakın bakanı, eşini.. Eşkıyalar da çekip gidecek dünyadan.. Aklımızdan..
Ama türkü hep söylenecek:
“Çok zamandır çektim kahrı zindanı
Bize de mesken oldu Sinop’un hanı
Firar etmeyilen buldum amanı
Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz..”
Bu satırları sevgili Suat Toktaş ve diğer arkadaşlarım hakkındaki haberi beklerken yazıyorum.
“Şimdi şu arkadaşımız ifade veriyor.. Sonra sıra şunda.. Savcı duruşma salonundan bir çıkıyor, bir geri geliyor.. Sosyal medyayı, internet sitelerini dört dönüp notları yakalamaya çalışıyorum.”
Günlük gezintideki bu fazla mesaide ilginç, günün köpüğünü alırken kayda geçirmelik bir habere rastlıyorum.
ODATV editörleri üşenmemiş, araştırmış.. Edip Akbayram son yolculuğuna uğurlanırken “Erdoğan kimler için taziye mesajı yayınlamış.. Kimleri görmemiş!!!”
Haberin en güncel ismi Edip Akbayram elbette. Erdoğan, tahmin etmiş olacağınız üzere, Erdoğan’ın listesinde yok.
Peki kara kaplı defterde kimlerin ismi var kimlerin yok!
Şaşırır mısınız bilmiyorum, haberde bakın hangi isimler nasıl listelenmiş!
“Erdoğan, son yıllarda Rasim Öztekin, Fatma Girik, Cüneyt Arkın, Özkan Uğur, Ayla Algan, Türker İnanoğlu, Kenan Işık ve Ferdi Tayfur gibi ünlü isimler için başsağlığı mesajı yayımladı.
Erdoğan, geçen sene vefat eden sanatçılardan Tolga Savacı, Kayhan Yıldızoğlu, Ayten Gökçer, Genco Erkal, Ahu Tuğba ve Metin Arolat için başsağlığı mesajı yayımlamadı..”
Tam şu anda.. Saat 15.31’de dört gözle ve tüm kalbimizle beklediğimiz haber geldi.
“CEZAEVİNDEKİ SUAT TOKTAŞ VE ÖTEKİ ARKADAŞLARIMIZ BERAAT ETTİ..”
Yaşıma verin.
Bugün üçüncü kez ağladım.
İlki Edip Akbayram’a veda töreninde kızı Türkü ve torununun fotoğrafıydı.
İkincisi, Antalya’dan gelen şu korkunç haber oldu: “Evine dönerken yolda kendisinden sigara isteyen 4 gence sigara içmediği için ‘Yok' cevabı veren Bunun üzerine üzerine darp edilen paramedik Hamit Aras tedavi gördüğü hastanede 3 günlük yaşam mücadelesini kaybetti.”
Ve en son sevinçten ağladım. Sevgili Suat cezaevinden çıkıyor!! Girdiği gibi başı dimdik…
Selahattin Demirtaş’ın, Erdoğan’ın emriyle verildiği itinayla belirtilen kararla hapisten çıkıp ameliyat olacak eşinin yanına gidebilmesi.. Ardından bugünkü beraat kararı.. Sanıyorum Öcalan çağrısı ile ilişkilendirilebilecek adımlar. “Pazarlık yok.. Al ver yok” diyecekler elbette. Ama mevsimin bir anda ilkbahar olması, o kadar çok şey anlatıyor ki!
Erdoğan’ın daha dün bir bugün iki şu açıklaması da:
“Şayet verilen sözler tutulmaz sürekli oyalama, göz boyama isim değiştirip bildiğini okuma gibi şark kurnazlıklarına evrilmeye çalışılırsa günah bizden gider. Demir yumruğumuzu hazır tutuyoruz! Halen devam eden operasyonlarımızı gerekiyorsa taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmadan son teröristi bertaraf edene kadar sürdürürüz..”
Demir yumruğu terör değil de CHP’li başkanlar, İmamoğlu ve gazeteciler, sanatçılar için hazır etmese iyi hoş da.. Mevsim dönüp yeniden kış bastırınca “OMUZ ÜSTÜNDE BAŞ BIRAKMAYACAĞIZ” tehdidini hatırlamaz mıyız mesela..
Belli ki sopalar, kılıçlar hazır. Süreçte bir sapma görülürse.. Ya da AKP’nin 2015 Haziran seçimlerindeki kaybı üzerine, sonuçtan ders.. Durumdan vazife çıkarttığı gibi aynı akıbet yaşanırsa..
Vay ki ne vay!!!!
Saray’ın en adanmış, aynı zamanda en sert kalemi İbrahim Karagül, sanki akıbeti hissediyor gibi öyle şeyler yazmış ki bugün.. Arkadaşlarımın beraat kararının mutluluğunu gölgelemek pahasına güne kaydını geçireceğim:
“Şu ana kadar PKK ve unsurlarından gelen sinyaller; “Silahları bırakın kendinizi feshedin” çağrısının bir kez daha istismar edileceği yönünde. Suriye’de İsrail ve Dürzilerle pazarlıklara devam ediyorlar. Kandil’de ayak oyunlarına devam ediyorlar.
Yumuşak mesajlar vererek Türkiye’yi oyalamaya devam ediyorlar. Zaman kazanma, istismar, İsrail ve ABD’den gelecek talimatları bekleme taktikleri öne çıkıyor.
“Ateşkes” kararı almışlar. Oysa “ateşkes” diye bir gündem yok. Silahları bırakma, örgütü feshetme var. YPG ise; “Çağrı Suriye’dekileri kapsamıyor” açıklaması yapıyor. Hep aynı tiyatro. Bu son şans. Ama bu şansı da, Türkiye’nin ciddiyetini de tam kavrayamamışlar.”
Karagül ve Saray sözcüleri yarın öbür gün “BİZ DEMİŞTİK” diyecekler herhalde.
Biz de şimdiden diyelim o zaman..
Nâzım Hikmet’in ölümsüz dizeleriyle ve Edip Akbayram’ın sesiyle milyonlara ulaşan şarkısında dediği gibi:
“Çocuklar inanın inanın çocuklar
Güzel günler göreceğiz güneşli günler
Motorları maviliklere süreceğiz
Güzel günler göreceğiz güneşli günler”