Bu haftanın ilk gününe Beykoz’un CHP’li Belediye Başkanı Alaattin Köseler’in tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edilmesiyle merhaba dedik. Hemen ardından savcılık, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasıyla ilgili bir adım attı, öğle saatlerinde İBB kuruluşu Medya AŞ’de mali polis bilgisayarlara el koydu. Akşamüstüne doğru CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ifade vermek için Emniyet müdürlüğüne çağrıldı, gece sona ererken Alaattin Köseler’in tutuklanıp Silivri’ye gönderildiği haberi yankılandı medya bültenlerinde. Başı döndü insanların.
Emekli bir büyükelçi ile bu gündem yoğunluğunu konuştuk. Uzun yıllar Kopenhag, Stockholm gibi kuzey coğrafyasında çalışmış. “Türkiye’nin 12 saatlik gündemini İsveç ya da Danimarka’da 1 yılda yaşamıyorduk, ne oldu bu ülkeye” dedi.
Gerçekten gündem rekortmeniyiz. Bu yüzden de ülke gerçeklerini hep bir sonraki sayfaya bırakıyoruz. Birilerinin sistematik olarak yarattığı yol haritasından çıkamıyoruz! Örneğin öncelikli sorun hayat pahalılığı güncel zaman Türkiye’sinde. ASAL’ın araştırmasına göre yurttaşların yüzde 61.2’si ekonomi ve hayat pahalılığından dert yanmış, yüzde 6.3’ü işsizlik yüzde 5.8’i de adalet demiş. Eğitim ve terör yüzde 2 civarlarında. Anketi örneklendirmek gerekirse ramazan ayı başlarken ekmekten suya, kahveden ete, bakliyata vicdansızca zamlar yapıldı. Doğru dürüst ses veren oldu mu? Hayır! Herkes kendi derdine düşmüştü! Birileri ekonomiyi unutturdu sanki bilinçli olarak!
Sadece ekonomi de değil unutturulan! “PKK silah bırakıyor” rüzgârı ile anayasanın 66. maddesi ve Atatürk’ün emaneti Türkiye Cumhuriyeti’nin temelini oluşturan Türklüğün tartışılmasına da ses çıkaran olmadı. Başbakanlık yapmış Binali Yıldırım, “Vatandaşlık tanımı yeni anayasada elbette ki gözden geçirilebilir” dedi. Ardından Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, “Anayasadan Türklük tanımı kaldırılsın” sözlerini kullandı. Cumhuriyet gazetesi, ADD, CHP ve bazı STK’ler bu hadsizliğe tepki gösterdi o kadar!
Evet, Türkiye’de birileri sistematik olarak suni gündem yaratıp masaya yatırılması gereken konuları öteliyor, gazetecilik deyimiyle kısa kısalara sığıştırıyor. Ve bu yapay kayıkçı kavgası birilerinin işine geliyor!
Peki ne yapmalı?
Öncelikle CHP ve duyarlı kesim, iktidarın suni gündeminin peşinde koşmayı bırakıp kendi yol haritası üzerinden gitmeli. Çünkü erken veya zamanında seçimde, “savunmada kalan” taraf değil, gündemi belirleyip çözüm üreten kanat sandıktan zaferle çıkacak. O yüzden CHP’nin genç PM’si ve MYK’si kendi oyununu kurmalı, iktidar kayığının su yolunda kalmamalı!
MEB NEREYE KOŞUYOR?
İcraatlarıyla tartışılan, okulların temizliğini bile yaptıramayan Milli Eğitim Bakanlığı geçenlerde ramazan genelgesi yayımladı. Okul müdürlerine gönderilen yazıda, sınıf iftarları, veli iftarları gibi organizasyonların yapılması, ramazan sohbetlerinin düzenlenmesi isteniyordu. Öncelikle okullar -veli de olsalar- elini kolunu sallayıp girecekleri alanlar değil. Formasyon eğitimi alanlar okulda bu alan-mekân hassasiyetine hâkimdirler. Konuya, “Dini ritüellerle fişleme yapılıyor” diye yaklaşanlar da var ki haksız değiller. Yusuf Tekin bu genelgeyi gözden geçirmeli çünkü bakanlık eliyle TC Anayasası’nın 14. maddesi ihlal ediliyor. Birileri Tekin’e ve bakan yardımcılarına o maddedeki “Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz, dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz” ifadesini anımsatmalı.
BİRSÖZ’Ü DİNLERKEN!
24. Vehbi Koç Ödülü’nü bu yıl sağlık dalında Doç. Dr. Kıvanç Birsoy kazandı. İzmir Karşıyakalı eğitimci bir ailenin meraklı oğlu olduğunu söyledi törende. İzmir Maarif ve İzmir Fen Lisesi’ndeki parlak eğitimi sonrası Bilkent Genetik Bölümü’nü seçtiğinde gördüğü tepkileri esprili bir dille anlattı, hatta annesinin “en iyi tıp fakültesine girebilecekken” serzenişini de aktardı. Şu sıralar New York’un butik üniversitesi Rockefeller’da çalışmalarını sürdürüyor Kıvanç Hoca. Yaptığı araştırmalarla ilgili bilgi verirken besin ve metabolizma üzerine bir iki söz söyledi. En ilgi çekicisi, başından kanser öyküsü geçenlere antioksidanların iyi gelmediğiydi. Çünkü Kıvanç Hoca’nın kısa bilgilendirmesi ortaya koydu ki bazı besinler kanser hücrelerini fena halde tetikliyor, uyandırıyor, metastazı körüklüyor. Bu konuda doğru bilinen çok yanlış var. Kanda bulunan 5 binden fazla besin yapı taşının kanserlerle ilişkisini araştıran Birsoy’un en azından makalelerini okuyalım.