Taksim yasağı 1 Mayıs yasağı değil!..

Okunma Sayısı: 1504    |    Yazı Tarihi: 02.05.2024

31 Mart seçimlerini genel olarak kaybetmenin hazımsızlığı var, derin yoksulluk ve ekonomik krizin hırçınlığı var, İktidarın sallandığı korkusu var...

Cankurtaran arabası, adı üstünde can kurtaran yolda kalmış!.. Cankurtaranda hasta var, yol kapatıldığı, dolayısıyla trafik durduğu, tıkandığı için araba gidemiyor.

Dün sabah 11.50 dolayında, İstanbul  Zincirlikuyu'da, Beşiktaş'a giden yolda.

Doktorlar hastanelere yürüyor.

Hatta hastalar, bazılarının elinde küçük valizler, hastaneye yürüyor.

"Taksim yasağı" yüzünden, kendi derdinde, gösterilere katılmayan insanlar bile büyük eziyet çekiyor.

Yollar kapatıldığı için hasta insanların hastanelere ulaşamıyor olması da ne demek?..

Devletin her koşulda sağlamak zorunda olduğu can güvenliği nerede?..

Kaldı ki, gösterilere katılanların can güvenliğinden de, elbette iktidar sorumlu.

2016 ve 2019 Taksim
Simgeye dönüşen Taksim dün kapatılıyor ya...
2016'da...

15 Temmuz darbe girişimini protesto amacıyla CHP'ye Taksim'de miting izni veriliyor.

Onu geçiyorum. Daha garip bir izin var.

2019'da Suriye'de seçim var.

Malum, İstanbul'da sayısını tam bilemediğimiz kadar Suriyeli yaşıyor.

2019'da Suriye lideri Esad'ı protesto etmek isteyen Suriyelilere Taksim'de izin veriliyor.

 Ama, AKP kendi işçisinin bayramını Taksim'de kutlamasına geçit vermiyor.

Bir bakan ki...
Bir Çalışma Bakanı var.

Vedat Işıkhan.

Açıklamaları akla ve mantığa tur bindiriyor!..

Hazret dün yine epey formda:

"Taksim Meydanı tüm sendikalarımıza, konfederasyonlarımıza açık. Tüm sendika başkanlarımız burada bulunabilirler.

Ama, kitlesel eylemlere açık değil, art niyetli marjinal gruplara açık değil".

Sormak abes ama, Vedat Beye yine de sormak isterim:

"- Taksim'e çıkmak isteyen DİSK ve KESK yasalara göre, konfederasyon değil mi?.. DİSK 1967'de, KESK 1995'te kuruluyor, bilginize!..

- Yasalara göre öyle ama, DİSK ve KESK yoksa size göre mi konfederasyon değil?..

- "Taksim art  niyetli marjinal gruplara açık değil" diyor, Taksim'e çıkmaları yasaklanan DİSK ve KESK ne zamandan beri "marjinal grup"?..

- Kaldı ki, "marjinal" diye nitelediği "gruplar" hangileri ise, onların Taksim'e çıkmalarında ne sakınca var?..

Uluslararası TV'ler
Dün 1 Mayıs, dünyanın her yerinde sakin biçimde kutlanıyor.

Uluslararası TV kanallarına bakıyorum, CNN International, BBC, Bloomberg, Euronews.

O kanallarda polis müdahalesiyle ilgili haberlerin hepsi İsrail karşıtı gösterilerle ilgili. Bazı Amerikan üniversiteleri ile bazı ülkelerdeki eylemler.

Hiçbirinde 1 Mayıs kutlamaları haber bile değil, çünkü dünyanın hiçbir ülkesinde bizdeki gibi, ne polis copu, ne biber gazı, ne yasak var.

156 ülkede demokrasiyi sorgulayan, temel hak ve özgürlükleri gözden geçiren uluslararası göstergelerde Türkiye'nin yeri artık malum:

"Özgür olmayan ülkeler sınıfında".

Moritanya, Tanzanya, Ürdün, Haiti, Mali, Cezayir o sıralamada bizim üstümüzde, bizden iyi. Orta Afrika Cumhuriyeti, Venezuela, Benin, Burkina Faso ve Mısır bizden daha kötü.

Demokrasi göstergelerinin defterini tutan Freedom House:

"Türkiye'de 2016'dan sonra denge - denetleme mekanizması ortadan kalkmış, baskı artmıştır. Derinleşen ekonomik krizle birlikte özgürlükler daha da kısıtlanmıştır".

"Üç Y" paramparça
AKP 2002'de iktidara gelirken, oluşturduğu bir formülü o tarihlerde sık sık tekrarlıyor:

"Biz üç Y ile mücadele etmek için buradayız. Üç Y; yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklarla mücadele".

Bugün geldiğimiz noktada, yoksulluk Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırıyor, orta sınıf bile çöküyor.

Sayıştay ve Meclis denetiminin askıya alındığı kamu kurumlarında yolsuzluk iddiaları ayyuka çıkıyor.

Yasaklar?..

Dün İstanbul'da yasakların yıllarca unutulmayacak örneklerinden birini daha yaşıyoruz.

AKP'nin Üç Y ile mücadele formülü paramparça.

Halktan uzaklaşmak
Taksim yasağı, sadece 1 Mayıs yasağı değil, o yasağı çoktan aşan gerçekler var.

- 31 Mart seçimlerini genel olarak kaybetmenin hazımsızlığı var.

- Ayrıca, İstanbul'u bir kez daha kaybetmenin hazımsızlığı var.

- Derin yoksulluk ve ekonomik krizin hırçınlığı var.

- İktidarın sallandığı korkusu var.

- 31 Mart yenilgisine rağmen, "iktidar benim" gösterisi var.

Ve çok ayrı bir gerçek daha var:

Demokrasinin olmadığı ülke sayısı 1975'te yüzde 68 iken, geçen yıl bu oran yüzde 25'e geriliyor.

İktidarı kaybetme korkusu yasakları her fırsatta daha çok arttırıyor.

İstanbul'da dün hastaların bile hastanelere yürümek zorunda bırakıldığı yasaklar zinciri bizim kara sayfalarımızda yerini alıyor.

İktidar halktan biraz daha kopuyor.

YALÇIN DOĞAN İsimli Yazarın Diğer Yazıları