Bakan Yusuf Tekin “Dünyanın hiçbir tarafında bu kadar büyük bir öğretmen kitlesi kamu tarafından fonlandırılmıyor” diyerek öğretmenleri hedef aldı. Eğitim Bakanı Tekin’in verileri de fikirleri de yanlış.
Son zamanların tartışmalı ismi Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in Erzurum’da partisinin bayramlaşma töreninde söyledikleri, eğitim camiasının tepkisini çekti.
Devlet okullarında öğretmen fazlası olduğunu ima eden Tekin; “Sokakta gördüğünüz her 80 kişiden biri MEB tarafından maaşı ödenen öğretmen statüsünde. Bu devasa bir rakam. Dünyanın hiçbir tarafında bu kadar büyük bir öğretmen kitlesi kamu tarafından fonlandırılmıyor” ifadelerini kullandı.
Milli eğitim bakanının bu açıklamaları üzerinden nasıl bir zihin yapısına sahip olduğuna ilişkin fikir yürütmek mümkün ama evvela, dediklerinin doğruluğunu tespit edelim.
EN ÇOK ÖĞRETMEN TÜRKİYE'DE DEĞİL
Bir kere dünyada en çok öğretmeni olan ülke Türkiye değil. Neden olsun ki? Elbette 1,5 milyarlık Çin’de ya da 1,4 milyarlık Hindistan’da Türkiye’den çok daha fazla öğretmen var. O halde Yusuf Tekin öğretmen sayısı ile nüfus ve öğrenci sayılarını mukayese etmiş olmalı. O halde biz de aynı yolu izleyelim. UNESCO’nun “Global Report on Teachers-2024” raporuna göre, Türkiye, dünyanın en çok öğretmeni olan 17’nci ülke konumunda. Bunu da olağan saymak gerekir zira Türkiye dünyanın en kalabalık 18’inci ülkesidir.
Peki, nüfusu analizin dışına çıkaralım ve Tekin’in söylediklerine daha yakın olan öğretmen başına düşen öğrenci sayısına bakalım. Bu oranda Türkiye birinci midir? Yine hayır, hatta ilk 20’de bile değildir. OECD verilerine göre örneğin San Marino’da her 6,93 öğrenciye 1 öğretmen düşüyor. Küba’da ve Lüksemburg’da her 9 öğrenciye 1 öğretmen düşüyor.
ÖÖĞRETMEN BAŞINA DÜŞEN ÖĞRENCİ VERİSİ NEDİR?
Ancak kişi başına düşen öğretmen sayısı bölgeden bölgeye değişebiliyor. Mesela, Türkiye’de köylerdeki ilkokullarda öğretmen başına 12,4 öğrenci düşerken, kentlerdeki ilkokullarda öğretmen başına 17,6 öğrenci düşüyor. İstanbul’da ise bu sayı 19,8. Buradan hareketle köylerdeki eğitim daha konforlu denilemez zira öğretmen başına düşen öğrenci sayısı sadece bir göstergedir. Bu veriden hareketle esaslı bir analiz de yapılamaz. Bu veri hem branş öğretmenleri sayısındaki artış, hem de köy okullarında öğrenci sayısındaki azalış nedeniyle manipülatiftir.
Türkiye’de ise 2022/23 MEB İstatistikleri’ne göre kamu ve özelde çalışan toplam öğretmen sayısı 1 milyon 154 bin 383. Yani Yusuf Tekin’in ifade ettiği “her 80 kişiye 1 öğretmen düşüyor” ifadesi doğru. Zaten sadece bu veri doğru, o da yarım doğru… Zira her 80 kişiye 1 öğretmen düşüyorsa bu veriye özel okul öğretmenleri de dahildir. 2022/23 eğitim yılı baz alındığında öğretmenlerin yüzde 15,5’i özel okullarda çalışmaktadır. Bu öğretmenlerin de parasını MEB değil, özel okul sahipleri verir. Türkiye’de örgün eğitim sisteminde ama devlet okullarında çalışan öğretmen sayısı 2022/23 sezonu itibariyle 974 bin 488, buna karşılık 179 bin 895 öğretmen de özel okullarda çalışıyor.
TÜRKİYE'NİN ÖĞRETMEN AÇIĞI VAR
Veriler, Yusuf Tekin’in doğru söylemediğini ortaya koyuyor. Türkiye ne öğretmen sayısında, ne de öğretmen başına düşen öğrenci sayısında birinci… Zaten bu alanda birinci olmak ya da olmamak önemli değil. Fakat işin ilginci, Yusuf Tekin’in kendisi bile aslında doğru söylemediğini onaylıyor. Bugün öğretmen sayısının fazla olduğunu ima eden Yusuf Tekin, bakın 5 Ekim 2023’te gazetecilere verdiği beyanatında ne diyor?
“Her yıl ekim ayı itibariyle hangi branştan kaç tane öğretmen eksiğimizin olduğu belli olmuş olur. Şu andaki rakamlar 60 binin üzerinde”
Milli Eğitim Bakanı’nın kendisi bile 60 binin üzerinde öğretmen açığı olduğunu söylemesine rağmen Mayıs’ta 20 bin öğretmen atamasının yapılması büyük tepki çekmişti. Şimdilerde Yusuf Tekin nereye gitse, ataması yapılmayan öğretmenler bakanın yolunu kesiyor. 8 ay önce öğretmen açığımız var diyen bakanın şimdilerde çok fazla öğretmenimiz var demesi de muhtemelen siyasetçiliğin gereğidir.
PİYASACILIĞI GERİCİLİĞİYLE YARIŞIYOR
Ancak bu siyasetçilik arka planda neo-liberal bir aklı da barındırıyor. Zira Yusuf Tekin’in aklı kamusal eğitimi kamunun sırtında bir yük olarak görüyor. Halbuki, eğitim bir kamusal hizmet olduğu için kamu tarafından “fonlanmak” zorundadır. Zira eğitim fiyatlanabilir bir hizmet olmasına karşın, sadece bireysel fayda üretmez. Eğitim bireysel faydanın çok daha fazlasını toplumsal alanda üretir. Toplumsal faydası bu denli yüksek olan bir hizmet, özel kesime bırakılamadığı için eğitim kamusal bir hizmettir.
Fakat Yusuf Tekin’in zihni, eğitimin kamusal niteliğini görmeyi reddediyor. Yusuf Tekin’in Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı olduğu 2012/13 eğitim sezonu ile 2022/23 sezonu kıyaslanınca, Bakan Tekin’in piyasacı anlayışı açığa çıkıyor. Verilere göre son 10 yılda özel okul öğretmeni sayısı 74 bin 745’ten 179 bin 895’e yüzde 140’lık bir artış yaşarken, devlet okullarındaki öğretmen sayısı 757 bin 981’den 974 bin 488’e yüzde 28’lik artış yaşıyor. 10 yıl önce her 100 öğretmenin 9’u özel okul öğretmeniyken, bugün her 100 öğretmenin 15,5’i özel okul öğretmeni.
Yusuf Tekin’in verileri yanlış olduğu gibi, eğitime bakış açısının da halk dostu olmadığını anlıyoruz. Milli Eğitim Bakanı’nın hayali, eğitim sistemine Türk-İslam Sentezci ideolojik bir müfredat dayatmak ve kamu okullarını kamuya yük olmaktan çıkararak tamamen piyasalaştırmak var. Bu haliyle bakanın varlığı halkın zararınadır.