İktidar, “Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti” niteliği taşıyan “Cumhuriyet Rejimi”ne karşı topyekûn bir saldırıya geçmiş durumda:
Buna karşılık, “Anayasa”yı ve Cumhuriyet’i korumak için, topyekûn “Demokratik Direniş”e geçmek gerekli görünüyor!
***
Son günlerde, iktidarın “Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti” olan “Türkiye Cumhuriyeti”nin temellerine karşı olan hamleleri artık bütün vatandaşları tedirgin edecek bir düzeye ulaştı:
1) İktidar, Devlet’in temel yapısını belirleyen Anayasa’ya uymuyor.
Anayasa’yı korumakla yükümlü olan ve pek çok yetkisi zaten tırpanlanmış olan Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararları bile uygulamıyor.
Anayasa’nın “Laiklik” ilkesine uymuyor.
2) Devleti iç ve dış düşmanlara karşı korumakla yükümlü olan Türk Silahlı Kuvvetleri’ne katılacak olan subayların “Atatürk’ün askerleriyiz” yemini okumalarına karşı, buna öncülük edenleri ihraç etmek için harekete geçiyor.
3) Meclis’i işletmiyor. Sorulara yanıt vermiyor. Yetkileri tek kişiye aktardı.
4) Yargıyı çökertti. Yüksek Yargı organlarını kendisine bağladı.
Hem AYM kararları uygulanmıyor hem de dün Barış Terkoğlu’nun yazdığı örneklerde görüldüğü gibi insanı çıldırtan garip ve adaletsiz kararlar alınıyor.
5) Sağlık sistemi çöktü. Örgütlü soygun davaları başladı.
6) Eğitim sistemi, hem çağdaşlıktan uzaklaştırıldı hem “Laiklik karşıtı” bir niteliği büründürüldü hem de Diyanet Başkanlığı’nın ve tarikatların işbirliğine verildi.
Milli Eğitim Bakanı’nın, “Laikliği” Müslümanlara baskı olarak tanımlaması ve uygulamada hem Diyanetle hem de tarikatlarla işbirliği yapması, ülkenin çağdaş dünyayla rekabet edebilecek bir nüfusa sahip olabilmek olanağını baltalamakta.
7) Muhalif partilerden seçilmiş belediye başkanları yerine kayyımlar atanmakta.
Muhalif partilerin belediyelerinin yaptıkları sanat etkinlikleri suçlanarak bu belediyeler soruşturuluyor.
8) Sayıları gayri resmi olarak on üç milyona ulaştığı belirtilen sığınmacılar, ülkenin bütün ekonomik, sosyal ve kültürel dengeleri bozmakta.
9) Enflasyon, halkı açlığa mahkûm etmekte.
10) Kaynaklar tükendiği için ülke ekonomik krize girmiş durumda.
***
“Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti”ne dayalı olan Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün temel kurumları, tek tek ve aynı anda büyük bir saldırı altında yozlaştırılıyor.
“Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti”ne karşı olan bu topyekûn saldırıya karşı, Anayasa’ya uygun olan, topyekûn bir Demokratik Direniş sergilenmek zorundadır.
Elbette bu direnişin öncülüğünü siyasal partiler üstlenmeli ve Demokratik Rejimi savunan partiler, sendikalar, meslek odaları, barolar, insan hakları dernekleri ve benzeri bütün Demokratik Toplum Örgütleri ile işbirliği yapmalıdırlar.