Ekonomik gidişatın seçimleri ne yönde etkileyeceğine dair çok sayıda çalışma mevcut. Önerme şu; ekonomik gidişattaki karamsar bir tablo iktidar cephesini zorlar. Bu dünyanın hemen her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de böyle. Fakat Türkiye’nin bu etkiyi yumuşatan en önemli özelliği politik kamplaşmanın boyutu. İktidar tabanını oluşturan fanatizm, ülkede her ne olursa olsun pozisyonunu değiştirmeyecek durumda. Politik kamplaşma ekonomik etki gücünü azaltsa da yüzde 50-50’ye sıkışmış bir dehşet dengesini yaşayan Türkiye siyasetinde, ekonomi oldukça belirleyici. Yüzde 1’in hesabı için ne taklalar atıldığını günlerdir gözlüyoruz.
Peki, bu işin bu hesabı, kitabı var mı? Ekonominin anketi olur mu? Aslında olur ve her ay gördüğümüz bir anket bu. TÜİK’in açıkladığı Tüketici Güven Endeksi…
Endeks, halk kesimlerinden oluşan bir örnekleme yapılan bir anket sonucunda oluşturuluyor. 4 bin 884 haneye çeşitli sorular soruluyor. Ne gibi? Mesela kişisel mali durumunun son 12 ayda ne yönde değişti? Gelecek 12 ayda beklentiniz nedir? Kişisel durumunuz iyidir de genel ekonomiye ilişkin beklentileriniz, gözlemleriniz nedir? Enflasyon devam edecek mi? Harcama ve tasarruf eğilimleri de soruluyor. Mesela ev alma, araba alma, mobilya alma, tadilat yapma beklentiniz nedir? Bu tarz sorular sayısal hale getiriliyor ve 200 üzerinden bir endeks değeri ölçülüyor. 100’ün altı genel olarak güvensizliği, 100’ün üstü güveni işaret ediyor. Bizde de bu çalışma 2005’ten bu yana gerçekleştiriliyor. Fakat Türkiye için denebilir ki, orta nokta 90’dır. Tüketici Güven Endeksi, 90’ın üzerindeyse ekonomi tıkırındadır altına gerilemişse halkın en önemli gündemi ekonomidir.
***
Veriler bir şeyi ortaya koyuyor. Tüketici Güven Endeksi 90’ın üzerindeyken halkın önüne sandık konulduğunda işler başka, 90’ın altındayken sandık kurulduğunda işler başka seyrediyor.
Mesela AKP oyunun rekor kırdığı 2011 Haziran seçimlerine bakalım. Tüketici Güven Endeksi o ay 98,0’dı. Bu halkın nezdinde ekonomik güllük gülistanlık olduğunu gösterir. Nitekim AKP oyu da tek başına yüzde 49,8 olmuştu.
Gelelim 2014 yerel seçimlerine. Tüketici Güven Endeksi seçimlerin yapıldığı mart ayında 92,6’ydı. 2011’den kötü ama yine de hiç fena değil. 90’ın üzerinde.
Fakat 2015’e geliyoruz, 7 Haziran seçimleri… Tüketici Güven Endeksi 89,3. AKP’nin o ana kadar 90’ın altında bir tüketici güveniyle girdiği ikinci seçim. Ondan önceki seçim 2009 yerel seçimleri ki onda da yüzde 38 oy alabilmişlerdi. Tüketici Güveni’nin 90’ın altına düştüğü anda, AKP’nin tek başına iktidar projesi de çökmüştü. Denebilir ki, 7 Haziran-1 Kasım arasındaki güvensizlik ortamıyla toparlayabiliyorlar. Hayır… Ekonomiden destek almadan sadece güvensizlik ortamı yetmiyor. 1 Kasım 2015’e gidelim, Tüketici Güveni Kasım 2015’te 95 puandı. Yani sadece güvensizlik iklimi değil, ekonomik beklentiler de Kasım’a giderken düzelmişti.
***
2017 referandumunda da, 2018 Başkanlık seçiminde de Tüketici Güveni 90’ın üzerindeydi. Gelelim 31 Mart 2019 Yerel Seçimleri’ne… AKP için büyük bir yıkıma dönüşen o seçimde tüketici güveni 81,3’tü. AKP o seçimde İstanbul ve Ankara’yı kaybetti. İstanbul YSK’nin hukuksuz kararıyla Haziran’da tekrar oylandı. Fark iyice açıldı fakat bu hezimeti “hukuksuzluğa tepki” diye okuyanlar doğru ama eksik yorumlamış olurlar. Çünkü Haziran 2018’de tüketici güveni 79,8’di.
O halde şunu söyleyebiliriz. AKP, tüketici güveninin 90’ın altında olduğu hiçbir seçimi bu zamana kadar kazanamadı. Peki, bugün endeks değeri kaç? Mart ayı ölçümüne göre 80,1. Çok ama çok açık ki, nisan ve mayıs aylarında bu verinin 80’in de altına ineceğini göreceğiz.
Elbette her şey ekonomiye bakmaz. Fakat, Tüketici Güven Endeksi veri kabul edilirse, 20 yıllık seri ve seçimler arasındaki korelasyon da dikkate alınırsa, Erdoğan’ın yüzde 50’den fazla oy alabilmesi için mucizelere ihtiyacı var.