Ben yanınıza yoldaşımı uğurladım. Şimdi için daha rahat, içeride daha güçlüyüm. Bu zulmü o şiirdeki gibi bir gün mutlaka yeneceğiz! Siz yeter ki alışmayın...
Bir manga askerle kelepçeli tutulduğun cezaevi aracındasındır. Yorucudur adliyeye giden yol. Ama işte aracın içinden baktığın küçük aralıktan ufku görürsün. Yaz gelmiş. Yeşil varmış. Ulaşıldıkça ulaşılmaz olanmış.
Tıpkı...
Elinize bakın. İşte o kadar küçüklükte bir penceresi var koğuş kapısının. Gördüğün, koridorun duvarıdır. Ama değerli kılan, geçen olursa görebileceğin insan yüzüdür. Hapiste en çok ses, gözünü yapıştırdığın o demir kapıdan gelir. Açılışı da kapanışı da içerideki için yeni bir haberdir ve belki de bu yüzden çok gürültülüdür.
Duydum...
Önce, iki yanımdaki çıplak kapıya yerleştirilen kol çevrildi. Sonra anahtarla kilit açıldı. Kantinden aldığın çöp poşetine, bir gün dışarıya çıkarsan eşyalarını koyarsın. İşte o siyah poşetler el arabasına konuldu. Kapısı kapandı. Barış kapımın önüne geldi.
İçeriden bakmayı da dışarıdan görmeyi de yarım kalmayı da çok iyi biliriz ikimiz. Vedalaştık bağırarak.
Ben yanınıza yoldaşımı uğurladım. Şimdi için daha rahat, içeride daha güçlüyüm. Bu zulmü o şiirdeki gibi bir gün mutlaka yeneceğiz! Siz yeter ki alışmayın.
Barış Pehlivan
9 No’lu Silivri Kapalı Cezaevi C3-20