“Kravatlı ve çağdaş görünümlü Erdoğan’ı, Erbakan’a tercih ederim.”
İsrail Dışişleri Bakanı Katz’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alan, İBB Başkanı İmamoğlu’nu destekleyen açıklamasını görünce bu söz aklıma geldi. Söyleyen eski ABD Büyükelçisi Morton Abramowitz’di.
Görmüşsünüzdür; Ekrem İmamoğlu “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bayrağına ve cumhurbaşkanına hakaret eden bu açıklamanızı size aynen iade ediyorum” dese de AKP’liler tarafından “İsrail’in adayı” diye yaftalandı. Oysa İmamoğlu’na bunu diyenler sakladıkları sandıktan fotoğraf albümlerini çıkarsalar neleri hatırlayacaklar.
Nasuhi Güngör’ü duymuşsunuzdur. AKP döneminde TRT Haber Dairesi başkanı olarak da görev yapmış, iktidara yakınlığı sır olmayan bir gazeteci. Maalesef Güngör’ün de unutmak istediği bir kitabı var: “Yenilikçi Hareket”
Şu an piyasada olmayan kitap, AKP’nin Milli Görüş içinden doğuşunu ve Erdoğan’ın nasıl lider olduğunu adım adım tanıklarıyla anlatıyor.
Sayfalarını çeviriyorum ve “Keşfedilen Tayyip Erdoğan” başlıklı bölüme geliyorum. Şöyle yazıyor Güngör:
“Tayyip Erdoğan hiç kuşkusuz başarılı bir İstanbul il başkanı ve ardından büyükşehir belediye başkanıydı. Ancak Erdoğan’ın ne zaman keşfedildiğine ilişkin hayli ilginç bir iddia vardı. Erdoğan daha RP Beyoğlu ilçe başkanı iken dönemin ABD Büyükelçisi Morton Abramowitz’le tanıştırılmıştı. Kasımpaşa’daki bir vakıfta düzenlenen tanışma toplantısında, Erdoğan’ın yanında bir RP İstanbul il yöneticisi de bulunuyordu.”
‘GELECEĞİN LİDER ADAYI’
Nasuhi Güngör, Abramowitz-Erdoğan görüşmelerinin sürekli devam ettiğini hatırlattıktan sonra, İBB’deki görüşmeye özel bir vurgu yapıyordu:
“Tayyip Erdoğan’ın bu konudaki asıl çarpıcı görüşmesi, 15 Ekim 1996 tarihinde belediye başkanlığı makamında gerçekleşti. Morton Abramowitz’in Erdoğan’ın makamına yaptığı bu ziyaret hayli uzun sürmüştü. Erdoğan, görüşme sonrasında Abramowitz’in ‘olumlu ve sıcak bir mesaj getirdiğini’ ifade etmiş ve eklemişti: ‘Mesajı kendi adıma değil, partim adına alıyorum.’ Bu mesajın içeriği konusunda, çeşitli spekülasyonlar yapıldı. Abramowitz’in Erdoğan’a ‘Türkiye’nin geleceği için çok önemlisiniz’ dediği basına yansıdı. Ancak bunları teyid eden ya da yalanlayan açıklamalar olmadı. Ancak görüşmenin içeriği kadar önemli olan iki nokta vardı. Birincisi, bu görüşmenin ardından Erdoğan’la ilgili ‘Erbakan’ın veliahtı’ benzetmelerinin yerini hızla, ‘geleceğin lider adayı’na bırakmasıydı.”
Peki, ne önemi vardı Abramowitz’in? Ben yazmayayım, Nasuhi Güngör’ün kitabından okuyalım:
“Evet, eski Ankara Büyükelçisi, Carnegie Endowment başkanı ve sık sık ‘Mossad ajanı’ olmakla suçlanan, ‘ırk bilinci yüksek’ bir Amerikan Yahudisi.
(...) Ankara’ya gelmeden önce de çok önemli görevleri vardı. ABD Dışişleri İstihbarat ve Araştırma Müsteşar Yardımcısı olarak görev yapmıştı. Burada başta CIA ve FBI olmak üzere, SIA, DIA gibi Amerikan istihbarat örgütleri arasındaki koordinasyonu sağlıyordu.”
Sanırım anlaşıldı.
Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakan olmadan önce Yahudi Komitesi’nin davetlisi olarak ABD’ye gitmesini, Yahudi Ulusal Güvenlik Enstitüsü yetkilileriyle görüşmelerini, dünyanın en etkin Yahudi örgütlerinden ADL ile ilişkilerine girmiyorum bile.
Demem o ki...
Tarihi doğru yazalım. İmamoğlu İsrail’in kendisine destek vermesinden rahatsızlığını açıkça dile getirdi. Lakin, Erdoğan İBB başkanı iken benzer desteklere koşar adım el uzatmıştı.