İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, dün “turbun büyüğü” başlıklı bir basın toplantısı yaparak, CHP’li belediyeler hakkında açılmış davaların neredeyse tümünde bilirkişilik yapan bir ismi ifşa etti.

Satılmış Bey.

İmamoğlu’nun iddiasına göre, Satılmış Bey ile İmamoğlu’nun ilk karşılaşması Beylikdüzü Belediye Başkanı olduğu dönemle ilgili bir davada, Danıştay’ın açık kararına rağmen bir raporu gerekçe göstererek, İmamoğlu’nu dava ile ilişkilendirmesiydi.

Ancak olayın garip tarafı böyle bir raporun var olmamasıydı.

Satılmış Bey, olmayan bir raporu delil göstermiş ve olmayan bir delile dayanarak İmamoğlu’nun suçlu olduğunu iddia etmişti.

Bu iddia gerçekse, Satılmış Bey’in bilirkişilik yapabilmesine olanak sağlayan listeden çıkarılmasını ve hatta “yargıyı yanıltmaya teşebbüs suçlaması” ile yargılanmasını gerektirirdi.

Bunun dışında Satılmış Bey’in hazırladığı başka bir rapor da Sayıştay denetçilerinden oluşan iki ayrı bilirkişi heyeti tarafından “yanlışlanmış” ve geçersiz olduğu belirlenmişti.

Üç kişilik bilirkişi heyetine atandığı bir başka davada ise diğer iki bilirkişi Satılmış Bey’in hazırladığı rapora imza atmayı reddederek, tam zıttı bir başka rapor hazırlamışlardı.

Normal şartlarda bu gelişmelere bağlı olarak bilirkişilik yapamaması gereken Satılmış Bey, bilirkişiliğe devam etmişti.

Dahası, olmayan delili delil gösteren, verdiği raporlar Sayıştay denetçisi bilirkişiler tarafından geçersiz kılınan Satılmış Bey, CHP’li belediyeleri hedef alan dört ayrı soruşturmada daha bilirkişi olarak atanmıştı.

Ve asıl net garabet burada ortaya çıkıyordu.

İmamoğlu’nun belirttiğine göre İstanbul’da 8.806 kişilik yargıda bilirkişi olmaya ehil uzman listesi vardı.

Bu 8.806 bilirkişiden biri olan Satılmış Bey’in CHP’li belediyeler hakkında açılmış 4 davaya birden düşme ihtimali ne kadardı.

Mali konularda bilirkişilik yapma yetkisine sahip 1.891 kişi vardı. Bunlar arasından bile CHP ile ilgili dört davaya aynı kişinin düşme ihtimali ne kadardı!

Açıkçası bunu hesaplayabilecek kadar matematik bilgime güvenmiyordum.

Hemen Galatasaray’dan bir sınıf arkadaşımı aradım. Sınıfın en zekisi idi ve şimdi de yapay zeka üzerine çalışıyordu.

Ona sordum.

“Dur hesaplayayım, sana döneyim” dedi.

15 dakika sonra mesaj attı.

8.806 kişilik bilirkişi listesinden tek bir kişinin, Satılmış Bey’in CHP’li belediyeler hakkında 4 ayrı soruşturmaya birden bilirkişi olma olasılığı 1,66297112E-16 idi.

Yani 10 üzeri eksi 16.

Satılmış Bey’in diğerindeki, yani 1.891 kişi arasından aynı 4 davaya düşme ihtimali ise 10 üzeri eksi 14’tü.

Yani biri neredeyse katrilyonda bir, diğeri ise hemen hemen kentilyonda bir.

Arkadaşıma “Bu oran ne anlama gelir” diye sordum.

“Olasılık olarak hemen hemen imkansıza denk gelir” dedi.

Yani ya Satılmış Bey çok şanslı bir adamdı, bu davalara hep o düşüyordu.

Ya da CHP’li belediyeler çok şansızdı, bu davalara hep o düşüyordu.

Bu olasılıklarda adaletin A’sı bile yoktu.

CHP’de iki, AKP’de iki aday adayı 

Abdullah Öcalan’ı serbest bıraktırıp TBMM’de konuşturma planı, anketlere bakarak AKP tarafından taca çıkarılan Devlet Bahçeli yeni girişimini Ekrem İmamoğlu üzerinden yaptı. 

İmamoğlu’na “Belediye başkanlığının güç ve imkanlarından yararlanıp rakiplerine karşı haksızlık yapma, istifa et, öyle aday ol” dedi. 

Türkiye’deki tüm adaletsizlikleri ortadan kaldırdıktan sonra belli ki CHP içindeki adaylık yarışına da adalet getirmek istiyor. 

Duvara tosladığı Öcalan projesi ile ilgili bir şey söylemiyor ama CHP’nin içişlerine dalıyor. 

Tabii CHP’nin adayının kim olacağı sorusu sürekli gündemde ama erken seçim olmaması halinde AKP’nin adayının kim olacağını kimse konuşmuyor, konuşamıyor. 

Sanki Anayasa’nın bir kez daha çiğnenmesi kimsenin umuru değil hatta toplum buna hazırlanıyor gibi. 

CHP ise haklı olarak adayını açıklama konusunda çok da aceleci değil. 

CHP’nin şu andaki derdi, adayını nasıl belirleyeceğini belirlemek. 

Partinin iki güçlü aday adayından birini aday yaparken diğerini kırmamak, dökmemek, harcamamak. 

CHP bunu nasıl yapacağı konusunda kararsız. 

Önünde üç seçenek var. 

1. Parti teşkilatına sorarak kısıtlı bir ön seçim.

2. Partinin tüm kayıtlı üyelerine sarararak geniş katılımlı bir ön seçim. 

3. Çok konuşulmayan üçüncü seçenek ise güvenilir bir anket firmasına çok geniş tabanlı bir anket yaptırmak.

İlk iki seçeneğin favorisi İmamoğlu, üçüncü seçeneğin favorisi ise Yavaş. 

Peki ya AKP? 

Erken seçim kararı alınmaz ise Erdoğan’ın aday olması mümkün değil. 

O zaman AKP’de aday kim olacak?

ASAL’in son anketine göre Erdoğan’dan sonra en güçlü aday Dışişleri Bakanı Hakan Fidan. 

Onu takip eden güçlü isim ise Selçuk Bayraktar. 

Uluslararası siyaset ve kokain

Türkiye’den yola çıkan bir gemi Karayipler’deki Martinique Adası yakınlarında yakınında devriye gezen Fransız donanması tarafından durduruluyor ve içinden 9 ton kokain çıkıyor. 

Geminin İstanbul Tuzla’dan yola çıktığını, Afrika’da Gine Bissau Limanı’na uğradıktan sonra yola devam ettiğini ve transponder’ını kapadıktan sonra Fransız donanması tarafından yakalandığını Fransız kaynaklarından öğreniyoruz. 

Baskın bundan tam 18 gün önce 10 Ocak günü gerçekleşmiş. 

Ele geçirilen 9 ton kokainin sokaktaki ederinin 3 milyar dolar olduğu belirtilmiş.

Biraz abartılı bir değer ama su içinde 1 milyar dolar edeceği söyleniyor. 

Aynı kaynaklar, Türk armatörlere ait gemilere Fransız Deniz Kuvvetleri tarafından yapılan operasyonlarda son üç yıl içinde toplam 25 ton kokain ele geçirildiğini belirtiyor. 

Fransızların buna biçtiği değer ise 10 milyar dolar. 

İlginç olan ise genelde Güney Amerika’dan yola çıkan gemilerde kokain bulunurken, artık Türkiye’den yola çıkan gemilerde kokain bulunuyor. 

Yolu tersine çevirmiş gibi görünüyoruz. 

Bir diğer ilginç nokta ise bu baskınların sürekli olarak Fransız donanması tarafından yapılıyor olması. 

Çünkü biliyoruz ki, Fransa ile Türkiye arasındaki siyasi ilişkiler de oldukça gergin. 

Türkiye, Fransa’nın Ortadoğu’daki varlığından rahatsız. 

Son olarak YPG’nin Fransa’dan destek istemesi de Türkiye’nin tepkisini çekiyor.

Ve Fransız donanmasının İstanbul’dan yola çıkan gemiye baskın yapmasından hemen önce Türkiye Dışişleri Bakanı “Fransa güçsüz, zayıf bir ülkedir. Amerika’nın peşine takılmış bir devlettir. Suriye’de herhangi bir rolü olamaz, bu konudaki açıklamaları sıfır hükmündedir” diye bir açıklama yapıyor. 

Türkiye’den gelen bu ağır sözlerin hemen ardından Fransız donanması bir Türk gemisinde 9 ton kokain yakaladığını açıklıyor. 

Ortadoğu’daki itişmeler Karayipler’e kadar uzanıyor. 

İlginç şeyler oluyor. 

Tutuklama 

Önce troller altlığı yaptı, sonra soruşturma oradan oraya yön değiştirdi.

Rekabete aykırı davranışla başlayan suçlamalar kısa sürede şantaja, oradan da tutmayınca Gezi’ye çevrildi ve Ayşe Barım tutuklandı.

12 yıl önce işlediği iddia edilen bir suçtan ötürü.

Gezi Davası sırasında adı bile geçmeyen biri, neredeyse Gezi’nin baş organizatörü olarak sunuldu.

12 yıl sonra.

Ayşe Barım ile ilgili soruşturma ilk başladığı günlerde, sektördeki tecrübeme dayanarak “Bu suçlamalar anlamsız. Ayşe Barım’ın böyle bir gücü yok, bu kadar rekabetçi bir sektörde kimsenin böyle bir gücü olamaz zaten” diye Barım’ı savunmuştum.

Çünkü Barım’ın temsil ettiği tek bir oyuncu ile dahi çalışmamış bir yapımcının yıllarca Türkiye’nin en çok izlenen dizilerine imza attığını biliyordum.

Birkaç gün sonra Barım’ı da tanıyan bir dostum aradı.

“Ayşe Barım, söylediklerin için teşekkür ediyor ama siz onu savundukça kendisine yönelik troll saldırılarının arttığını düşünüyor. Bilesin” dedi.

Ben de “Ayşe Barım’ı ya da herhangi birini savunmak benim işim değil. Ben hukuku ve adaleti savunuyorum” diye yanıt verdim.

Aslında Ayşe Barım’ın ne demek istediğini biliyor ve içten içe de hak veriyordum.

Sonuç ne oldu!

Ayşe Barım, 12 yıl sonra üzerine yüklenen bir suç nedeniyle tutuklandı.

İddianame ise komik.

Çünkü Gezi Olayları ile nitelendirilen meseleden Türkiye’de kazançlı çıkan tek organizasyon AKP ve iktidar oldu.

Gezi sayesinde oylarını konsolide etti.

Gezi ile beraber gücünü ve kontrolünü arttırdı.

Ve buna rağmen hâlâ Gezi’nin mağduru.

Ve o mağduriyeti bahane ederek eline aldığı sopa hâlâ çok kuvvetle vuruyor.

12 yıl sonra bile. 

NE ZAMAN İNSAN OLRUZ?

Başkalarının hatalarından ders çıkarmayanların toplumları felakete sürüklediğini gördüğümüz zaman.