Sindirme aşaması derken Ayşe Barım’ın Gezi davası gerekçesiyle tutuklanmasından Ekrem İmamoğlu’na bu kez de CHP’li belediyelere açılan davaların ortak bilirkişisini açıkladığı için açılan son soruşturmaya, oradan Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ’ın tutuklanmasına dek uzanan yargı aşamalarından da söz ediyorum. Yaklaşan fırtına sırasında “iç cephede” olabildiğince az aykırı ses çıkması amaçlanıyor sanki.
Fırtınanın habercisi ise AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik oldu. 27 Ocak basın toplantısında “Ziyaret trafiği tamamlandı” dedi; “Bundan sonra beklenen terör örgütünün tasfiye edilmesiyle ilgili çağrının ortaya çıkması.” Çelik bu sözleriyle MHP lideri Devlet Bahçeli’nin 2024 Ekim başında başlattığı Öcalan Açılımının bir perdesinin kapandığını duyurdu. Öcalan’a ileteceğimiz mesajı DEM ile ilettik demek istiyor. Yeni perde kısa sürecek; Öcalan’ın ne diyeceği bekleniyor.
AK Parti böylelikle iki hafta önce Bahçeli’nin “İkinci görüşmede PKK’nın lağvedilmesi çağrısı” beklentisine ters düşmeme dikkatini gösterdi. PKK ise “Rojava çözülmeden mesaj yok” diye Türkiye’deki süreci tamamen Suriye’ye bağlamış görünüyor.
PKK diplomasisi tam gaz
Çelik’in sözleri Bahçeli’nin 28 Ocak’ta beklenen TBMM konuşmasından önce bir çerçeve çizme, belki frenleme amacı taşıyordu. Öncesinde 22 Ocak’ta DEM heyetinin (bu defa Ahmet Türk olmadan, Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder’in katılımıyla) Öcalan ile görüşmesi ve onu takiben Ankara’nın PKK’ya karşı diplomatik çözüm zorlayan diplomasisini hızlandırdığına tanık olduk.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Irak, MİT Başkanı İbrahim Kalın da Suriye’de PKK ve bağlantılı örgütlere karşı ortak mücadele konuştular; bir yandan da ABD makamları ile. İstenen sonuçların henüz tam olarak alınamadığı anlaşılıyor. Kandil’den Şam’a bütün aktörler Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump’ın konuşmasını ve ortaya çıkacak görünümün fırtına ile sonuçlanıp sonuçlanmayacağını bekliyor sanki.
Burada sorun, Ankara’nın sabrının sınırı. Aslında Erdoğan’ın “Bir gece ansızın” çıkışlarından, Suriye’deki PKK bağlantılarına bir askeri operasyonun Trump 20 Ocak’ta görevi devralmadan önce başlatılabileceği tahminleri vardı. Trump’ın beyanları ve muhtemelen ikinci kanal diplomasisiyle o senaryo ertelendi. Ankara diplomatik olarak da bütün imkanları kullandığını göstermek istiyor.
Fırtına ihtimali ve iç cephe
Ancak Ankara, Suriye’deki PKK kurumsallaşmasının süre uzadıkça kalıcı hale geleceği hesap ve endişesi içinde.
Son Milli Güvenlik Kurulu toplantısında da vurgulandığı üzere Türkiye, PKK’nın Suriye’de kurumsallaşmasını bir numaralı güvenlik tehdidi görüyor. Özellikle Rusya-Ukrayna savaşındaki gelişmelere ve İsrail’in Batı Şeria’yı ilhak edip Suriye’ye genişleme bağlı olarak Türkiye askerî harekâtı yeniden gündemine alabilir; bütün hazırlıkların tamamlandığı görülebiliyor.
Öcalan’ın kendi kurduğu PKK’nın dağıtılıp silahlı mücadelenin bırakılmasını isteyeceğine pek ihtimal vermiyorum. Velev ki verse, PKK’nın buna uyacağı da hayli şüpheli.
Erdoğan’ın sıkça vurguladığı “iç cephenin güçlendirilmesi” her iki bakımdan önemli. Diyelim PKK bu uzlaşmaya yanaşmasa da DEM parti yanaştı. O zaman bu uzlaşmaya karşı kesimlerin önceden sindirilmesi gerekli görülmüş olabilir; Ümit Özdağ’ın tutuklanması o kalıba uyuyor. Askeri operasyon durumunda ise Gezi benzeri bir durumdan endişe duyulduğu anlaşılıyor; Ayşe Barım dosyası buna uygun.
Muhalefeti savunmada tutma
Genel olarak CHP ve özel olarak da Ekrem İmamoğlu’na yönelik baskılar ise bariz şekilde ana muhalefeti savunma pozisyonunda tutmaya yarıyor. Erdoğan’ın artık saklamadığı bir kez daha Cumhurbaşkanı seçilme hedefinde karşısındaki -Mansur Yavaş ile birlikte- iki güçlü rakipten biri olan İmamoğlu yargı kararlarıyla siyaset dışı bırakılırsa, Erdoğan bundan fayda umuyor.
Gerçi yanılma ihtimali de bulunuyor, evdeki hesap çarşıya uymayabilir, fazla zor oyunu bozabilir böyle durumlarda ama burada önemli olan Erdoğan ve AK Partinin buna inanması.
Fırtına, genel olarak Kürt işleri, özel olarak PKK sorununda yaklaşan radikal adımdır; her iki senaryo için de geçerli tanımdır. “İç cephe” mantığıyla, muhtemel aykırı sesleri şimdiden sindirmeyi amaçlayan hamleleri ise, gazetecilere açılan soruşturmaların artmasıyla da yaşıyoruz zaten.