Faşizmin ayak sesleri!

Okunma Sayısı: 9271    |    Yazı Tarihi: 04.03.2020


İstanbul Valiliği, "Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye’de yürütmekte olduğu askeri operasyonları eleştirmeye veya bu operasyonların sonlandırılması amacıyla kamuoyu oluşturmaya yönelik toplantı ve gösteri yürüyüşü, basın açıklaması, stant açma, imza toplama, bildiri, broşür dağıtma vb. etkinlikleri 10 Mart 23.59’a kadar yasakladı."

Valiliğin yasakladığını ilan ettiği eylemler, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) tarafından garanti altına alınmış temel insan haklarıdır. Bireysel özgürlüklerimizle ilgilidir.

TC Anayasası’na göre, temel haklar, idari kararlar ile kısıtlanamaz ve her ne kadar kendisini yüce bir organ zannediyor olsa da valilik, adı üzerinde valiliktir, idari bir makamdır.

AİHM ve AYM’nin bu yönde verdiği kararlar, AİHS ve Anayasa’nın bu konudaki açık hükümlerini destekler mahiyettedir.

Vali aklınca kendini uyanık da zannediyor tabii. Açıklamasında şöyle yazmış:

"Suriye'de şehitlerimiz ve gazilerimizin olduğu böylesi hassas bir dönemde, toplumda infial uyandıracak; milli, vicdani ve insani değerlere dokunacak, toplumsal iç barışı tehdit edebilecek şekilde "Savaşa Hayır" vb. konular adı altında; miting, yürüyüş, basın açıklaması, imza kampanyası, stant/ çadır açma, bildiri, afiş dağıtma vb. eylem ve etkinlikleri gerçekleştirecek grup/şahıslar ile vatandaşlarımız arasında sözlü ve fiziksel provokasyon amaçlı olayların olabileceği dikkate alındığında kamu düzeninin sağlanması, suç işlenmesinin önlenmesi ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunmasını tehlikeye düşürebileceği değerlendirilmektedir."

Böylece mahkemelik olduğunda bu kararı "kamu güvenliği için aldığını" ileri sürecek.

Vali Bey’e söyleyeyim ki, yemezler bayım!

Kamu güvenliğini sağlamak sizin göreviniz.

Anayasal haklarını kullanmak isteyen insanlara karşı bir saldırı olasılığı varsa onu önlemek, saldırganları yakalayıp, adalete teslim etmek de göreviniz.

Gencecik askerlerimizin, cihatçı teröristleri savunmak için ölüme yollanmalarına karşı çıkmak, benim açımdan "milli, vicdani ve ahlaki bir görev."

Siz istediğiniz kadar tersini iddia edin.

Bir demokraside vatandaşların, yürütmenin bu yönde aldığı kararları eleştirmesi, karşı çıkması, bu karşı çıkışın propagandasını yapması doğaldır, vatandaşların hakkıdır.

Yürütmenin politikalarına karşı çıkmanın yasaklanmasına faşist rejimlerde, diktatörlüklerde rastlanır.

Öyle görünüyor ki savaş tamtamlarını çalmaya başladıklarında, özledikleri rejim için yola çıkmak üzere bir fırsat penceresi de görmüşler.

*************

Makamı bırak, politikaya gir

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı sıfatını taşıyan bir yüksek devlet memuru var.

Bu makam eskinin Başbakanlık Basın, Yayın ve Enformasyon Genel Müdürü’nün, başkanlık sistemine geçildikten sonraki karşılığı.

Şu anda bu makamda görev yapmakta olan kişi Prof. Dr. Fahrettin Altun.

Mesleki geçmişine baktığınız zaman bu makamda olmasında bir tuhaflık görünmüyor.

Akademik kariyeri ciddiye almış, belli ki çalışkan bir kişi.

Ancak bir kusuru var ki kendisini politikacı zannediyor, onlarla çene yarıştırmak peşinde.

Geçen gün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na, sosyal medya üzerinden verdi veriştirdi.

Kılıçdaroğlu’nun, "bizim iktidarımızda şehitler tepesi boş kalacak" sözlerine sinirlenmiş.

Altun, elbette siyasi fikirlere sahip olabilir ancak kişisel olarak bir politikacıyla ağız dalaşı yapamaz, yapmaması gerekir.

Çünkü kendisi devlet memurudur ve devlet memurlarının politika yapması da yasak.

Tek parti iktidarında yaşıyoruz ama tek parti iktidarında bile bu olmaz. Bunu bir tek parti devleti olarak görmüyorsanız tabii.

Devlet memurlarının politika yapmasına en çok sinirlenenlerin başında biliyorsunuz eskiden Recep Tayyip Erdoğan gelirdi.

Geçmişte iki günde bir "cübbeni çıkar siyasete gir / üniformanı at siyasete gir / istifa et siyasete gir" diyerek, kendisini eleştirme cüretini gösteren devlet memurlarına ayar verirdi. Bunda haklı da olurdu.

Altun Bey kardeşimize önerim budur: Belli ki politikaya çok meraklısınız, istifa edip politikaya giriniz. Seçimlere kadar Pelikan filan idare eder, seçimlerde de belki milletvekili filan da olursunuz.

Ama o zamana kadar haddinizi bilmelisiniz.



MEHMET Y. YILMAZ İsimli Yazarın Diğer Yazıları