31 Mart’ta kime oy verelim

Okunma Sayısı: 4281    |    Yazı Tarihi: 21.03.2024


Sorsan adı büyükşehir. Her gün asfaltında çukura giriyorsun. Yola söveceğine asfaltın altındaki çıkara söv.

Her yerde 32 dişini gösteren aday fotoğrafları. Partiler kazanmak için birbiriyle yarışıyor. Oysa asıl galip sandıktan çıkmayacak. Seçimden sonraki belediye ihaleleri, milyonlarca insanın değil milyonları alanların kazandıklarını görmeyenlere gösterecek.

Öyle ya... Hükümet milletin kredi kartlarına “borçlar azalsın” diye sınır koyma peşinde. Ama ülkenin en borçluları başta kendi partisininkiler olmak üzere belediyeler. Üstelik delik gittikçe büyüyor. Geçen yılın verilerine göre 30 yerel idarenin sadece Hazine’ye borcu 10.5 milyar lira. Sebebi belli, halk için ayrılan kaynaklar şirketlere dağılıyor. Haliyle, kamudan beslenen sınıf, “O para senin değil benim” diyor.

Çok taze bir hikâye var...

İstanbul’da yolların asfaltlanma ihalelerinin başını Met-Gün İnşaat çekiyordu. Kamuoyuna yansımasaydı rakamı bilmeyecektik. İBB, AKP döneminin son bölümünde Met-Gün’e borçlanmıştı. Mart 2019 seçimlerinde AKP belediyeyi kaybetti. Şirket, yeni idareden parasını almak için harekete geçti.

Peki hangi para diyeceksiniz? Malum, AKP döneminde İstanbul’da pek çok metro inşaatı başlamış, “Para yok” diyerek yarım kalmıştı. Anlaşılan o ki metroya olmayan para asfalta gitmişti. İşte İBB’nin yeni yönetimi, yarım kalan metroları tamamlamak için yurtdışından kredi bulmuş, inşaatları yeniden başlatmıştı.

Derken...

BELEDİYENİN PARASI ŞİRKETE

Met-Gün İnşaat “Bana borcu var” diyerek belediye hakkında icra takibi başlattı. Belediyenin Vakıfbank’ta bulunan yaklaşık 565 milyon lirası, bankanın da oluruyla şirketin hesabına geçti.

“Bankanın da oluruyla” diyorum. Zira bir şirketin belediyenin parasına el koyması o kadar kolay değil. İcra İflas Kanunu’na göre devlet malları haczedilemiyor. Haliyle devletin olan metro projesi için ayrılan paraya el konamıyor. Öte yandan Belediye Kanunu’na göre proje paralarına ya da şartlı bağışlara da dokunmak mümkün değil. Ancak bir kamu bankası olan Vakıfbank, şirket ile belediye arasında kalmış, belediye hesabına gelen dövizi Türk Lirası’na çevirerek Met-Gün hesabına aktarmıştı.

Üstelik bu, bankayla ilk gerilim değildi. Koronavirüs döneminde toplanan yardımları İçişleri Bakanlığı bloke ettiğinde de iki kurum karşı karşıya geldi. İBB el değiştirince Hamidiye Suları ile bankanın anlaşmasının iptal edilmesi de bir meseleydi.

İBB DAVALARI KAZANDI

İşte İBB’nin metro paralarının Met-Gün hesabına geçirilişi o günlerde mahkemeye taşındı. Süreç neredeyse dört yıl sürdü.

Madde madde sonucunu anlatayım...

İBB’nin 179.5 milyon liradan fazla kısmı içeren “haczedilemezlik” davası İBB lehine sonuçlandı. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nde 23 Ocak 2023’te bu karar kesinleşti.

İBB’nin 161 milyon liradan fazla kısmı içeren “haczedilemez” başvurusu da lehine sonuçlandı. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nde 20 Aralık 2023’te karar kesinleşti.

İBB, 223 milyon 695 milyon liranın üstündeki parası için yaptığı başvuruyu yerel mahkemede kaybetti. Ancak istinaf bu kararı hatalı olduğu gerekçesiyle bozdu. Şimdi dava yeniden İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesi’nde görülüyor. Onun da İBB lehine çıkması muhtemel görünüyor.

İşin ilginç yanı kararlarda Vakıfbank da yargı tarafından eleştiriliyor. Örneğin İstanbul Bölge Adliyesi 23. Hukuk Dairesi, Vakıfbank’a şöyle göndermede bulunmuş:

“Dosya içerisinde bulunan banka yazısında, haczi kabil olmayan hesaplarda bulunan bu paraların belediyenin talimatı olmadan, icra dairelerinden gelen ısrarlı talepler üzerine banka tarafından bakiyelerin ... nolu hesaba aktarıldığı ve buradan takip dosyalarına ödemeler yapıldığı anlaşılmıştır.”

PARA HÂLÂ ALINAMADI

Dün İBB’yi arayarak kazandıkları davaların sonucunda paralarını geri alıp alamadıklarını sordum. Paralar halen İBB’nin hesabına geçmemişti.

Sonuç olarak...

Halka hizmet vermekle yükümlü olan belediyenin hesabında olması gereken yarım milyar liradan fazla para dört yıldır bir asfalt şirketinde. 565 milyon liraya enflasyonu, dövizin artışını, pahalılığı ekleyin. Halk için nelerin yapılabileceğini tahmin edin.

İşin acı yanı, halkın parası için belediye ile şirket arasında süren kavgada, kamunun bankasının da hükümetin medyasının da şirketten yana tavır almış olması.

Haliyle “Kime oy verelim” diye soruyoruz ya...

Size bir parti öneremem. Ama yukarıdaki hikâye cevap veriyor. Kim belediyelerin varlığını ihale adı altında şirketlere dağıtmayacaksa, kim ayrıcalıklı zenginlerden paralarımızı geri alacaksa, kim kamunun çıkarını şahsi çıkarların önüne koyacaksa ona oy verelim. Afişte yakışıklıgüzel görünene değil. Üzgünüm ki kamu çıkarı için çalışması beklenen, haliyle eli sıkı olması gereken belediyeyi kazanmak için dört bir yandaki reklamlara harcanan paralar, “doğru oy kriteri”nden ne kadar uzakta olduğumuzu gösteriyor.

Zenginliğin kaynağı olarak çalışmayı gösterirler. Oysa emeğin kendi sahibini zengin ettiği pek de görülmemiştir. Zenginliğin asıl kaynağı başkalarının çalışması, başkalarının emeklerinin harcanmasıdır.



BARIŞ TERKOĞLU İsimli Yazarın Diğer Yazıları