“SURİYE’NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ SAĞLANMALI”
“TÜRKİYE HEM SIĞINMACILARI GÖNDERMELİ HEM KENDİ GÜNDEMİNE DÖNMELİDİR”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, iktidarın izlediği Suriye politikasına tepki göstererek, “Türkiye’nin Suriye politikası, 13 yılda büyük kayıplara sebebiyet vermiştir. Bugün orada Suriye’nin toprak bütünlüğü sağlanmalı. İçerideki Arap, Kürt, Türkmen, Dürzi’sinin temsil edildiği bir merkezi yapı kurulmalı. Orada bölünmeye, çatışmaya asla olanak verilmemeli. Verilirse yeni göç dalgaları olur” dedi. Yaşanan ekonomik sorunların unutulmaması gerektiğini bildiren Özel, “Eskiden olduğu gibi savaş kışkırtıcılıkları, orada düzensizliğe sebebiyet verecek hiçbir şey yapılmamalıdır. Bir an önce Türkiye, hem sığınmacıları göndermeli, hem kendi gündemine dönmelidir” ifadesini kullandı.
Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, Yenimahalle Belediyesi Başak Cengiz Kreş ve Gündüz Bakımevi’nin açılış törenine katıldı. Genel Başkan Özel, burada yaptığı konuşmada, “Tüm Yenimahalleli hemşerilerimizi, belediye başkanları; burayı evladı gibi seven, ailesine bakar gibi bakan Fethi Başkanımın huzurunda tüm hemşerilerimi saygı ile selamlıyorum. Hepiniz hoş geldiniz” dedi. Özel, şunları söyledi:
“YOKSULLUKLA MÜCADELE” VURGUSU
“Türkiye’de insanların geçim sıkıntısı var. Yoklukla, yoksullukla mücadele ediyorlar. Dünün orta direği bugün yoksullaştı. İşe başladığında 4-5 sene sonra bir elden düşme araba, 10 sene sonra yeni araba ya da bir ev alabilme ümidi olan çalışanlar, şimdi eğer annelerinden, babalarından miras kalmadıysa ev sahibi olma ya da bir araç sahibi olma imkanına sahip dahi değiller. Dünkü orta direk, bugünün yoksulları. Dünün yoksulları ise derin bir yoksulluğun altında eziliyorlar. İşte öyle bir zamanda Cumhuriyet Halk Partili belediyelere, daha doğrusu elinde kamu yetkisi olup, şurasında vicdanı olan herkese bu yoklukla, bu yoksullukla mücadele etmek için işin bir ucundan tutmak gerekiyor.”
“TÜRKİYE’NİN YEDİ BÖLGESİNDE BELEDİYESİ OLAN TEK PARTİ VAR”
“Mansur Başkan anlattı. 2014 yılında Büyükşehir Belediye Kanunu ile ilk seçimler yapıldı. Bu seçimler yapılırken, Manisa’nın büyükşehir adayı AK Parti’nin yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcısıydı. Kendisi bu yasa çıkarken, şu ifadeyi kullanırdı: ‘Bu yasadaki yetkilerle büyükşehirde bir adam asamazsın, bir de para basamazsın. Onun dışında bütün yetkileri büyükşehirlere veriyoruz.’ Şimdi o kendilerini donatmak istedikleri yetkileri, burada Ankara’yı parsel parsel satana verdikleri yetkileri, Ankara’nın namuslu bir evladı Mansur Yavaş kullanıyor diye; İstanbul’un üstünde helikopter ile gezip, kupon arsa seçip, Arap şeyhlerine verilmesini talimat verdikleri İstanbul’a ihanet edenlerin kullandığı yetkileri Ekrem İmamoğlu kullanıyor diye; Türkiye’de, Adana’da, Mersin’de, Antalya’da yaptıkları hizmetlerden sonra rekor oylarla seçilen AK Parti’den, MHP’den belediyeleri almış, namuslu, dürüst belediye başkanlarımız var diye; Türkiye’de 11 belediyeyi elimizden almak için bizleri ‘Efendim teröristlerle işbirliği yapıyorlar’ diye ya da ‘Mansur Yavaş belediye başkanı olursa su faturalarını teröristlere dağıtacak’ diyecek kadar akla, vicdana, ahlaka sığmayacak sözleri söyledikleri halde 5 yılın sonunda kantara çıktık, bırakın belediye kaybetmeyi, Balıkesir’i, Manisa’yı, Denizli’yi, Bursa’yı büyükşehirlerimize kattık. Elimizdeki büyükşehirler 15 büyükşehrin dışında 21 il belediyesinde, Adıyaman’ından Kastamonu’suna, Kırıkkalesi’ne, Afyon’una, Kütahya’sına, Uşak’ına kadar Cumhuriyet Halk Partili belediyeler oldu. Türkiye’nin yedi bölgesinde belediyesi olan tek parti var: Cumhuriyet Halk Partisi. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Ege’de büyükşehir ya da il belediyesi yok. 9’u da Cumhuriyet Halk Partili’dir.”
“CHP’Lİ BELEDİYELERİN YAPTIKLARINI KISKANIYORLAR”
“İşte burada Recep Tayyip Erdoğan’ın kimyası bozulmaktadır. İşte burada ‘Eyvah, bunlara bir dönem izin verdik. Bu kadarını aldılar. Bu dönem de ilk altı aylarına bakıyoruz, memnuniyet artmış. Belediyelerden memnuniyet oranı Türkiye genelinde yüzde 58’e tırmanmış. Rekor oyla aldıkları yerlerde kendi rekorlarını kırıyorlar. Oyları yüzde 70’lere yaklaşıyor. Ben bu belediyeleri çalıştırmamalıyım’ diye gözü dönmüş bir anlayışa büründü. Bir gün dönüyor, ‘Silkeleyin bu belediyeleri’ diyor. Yahu silkelemek ne demek? Zeytin mi silkeliyorsun? Zeytinde bile güzelce toplarsan verimi artar, silkelersen bir sene sonraya verimi kalmaz. Silkelemek alıp alıp bitiremediğini, erişemediğini düşürmek için yapılan bir iştir. Burada, bu hizmet seviyesine erişemiyorsan, Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin yaptıklarını kıskanıyorsan, işte o zaman aklına desteklemek değil silkelemek geliyor. Buradan Sayın Erdoğan’a açıkça ifade ediyorum. Eğer vatandaşın gönlünden düştüysen, oraya girmenin yolu var. Bizim zaman zaman vatandaşın gönlünden düştüğümüz oldu. Hatayı kendimizde aradık, özeleştiri yaptık, daha çok çalıştık, Eksiklerimizi kapattık, vatandaşın gönlüne girdik. Gönülden düşerken çaresi, neden düştüğünü düşünüp daha çok çalışmak, hizmette yarışmaktır. O zaman vatandaşın gönül kapısı açıktır, oraya girersin. Ama hazımsızlık yaparsan, arkadan çelme çakarsan, belediye hizmet aracının lastiklerini millete hizmet götüremesinler diye geceleyin indirirsen, millet bunu görür; bu hazımsızlığı görür. Senin sindiremediğini görür, hazmedemediğini görür. Bunun cezasını en ağır şekilde verir. O yüzden sen baskılarınla bizi sindiremezsin ama sen sindireceksin. Bu hazımsızlığı yapmayacaksın.”
“AKP’Lİ BELEDİYELER AF ÇIKMADAN SGK BORCU ÖDEMİYORLARDI”
“Belediyelerin SGK’ya borçları varmış. Var, niye var? Bu iktidar yüzünden var. Çünkü zırt-pırt SGK borçlarına af çıkardığın için, vergi borçlarına af çıkardığın için belediye başkanları eskiden ödeyenle dalga geçiyorlardı. Diyorlardı ki AK Partili belediye başkanları, ‘Yahu reis nasılsa af çıkarıyor. Oraya SGK’yı yatıracağına, o parayı kullan, af çıkınca faizsiz bölecek nasılsa.’ Alıştırdı 22 yıl boyunca bunu yapa yapa, o yüzden AK Partili belediyeler başta olmak üzere öldür Allah SGK vergi borcunu taksitlendirilmeden ödemiyorlardı. Biz AK Parti’den aldığımız her belediyeyi SGK ve vergi borcuyla aldık, faizleri var. Şimdi belediyeler kendisinde olunca faizi silip, taksitlendirme yaparken, ‘Yemeği biz yedik, hesabı faiziyle CHP’li belediyeler ödesin ve bir kerede ödesin, aldıkları paradan keselim. Keselim ki yurt yapamasın, kreş yapamasın, çorba dağıtamasın, okul temizleyemesin, hizmetleri aksasın. Hatta mümkünse hepsini keselim, maaşları dağıtamasın.’ Bu noktaya gelmiş durumda yaptıkları işler.”
“GELDİĞİMİZDE BİR TANE KREŞ VARDI, ENGELLERE RAĞMEN 13’ÜNCÜYÜ AÇIYORUZ”
“İşte şimdi bu bütün engellemelere rağmen... Biz geldiğimizde bu ilçede bir tane kreş vardı. Koca Ankara, Ankara’nın büyüme potansiyeli en yüksek ilçesi, en önemli ilçelerinden biri ve bir tane kreş var. Bugün geldik, 13’üncü kreşi açıyoruz. Burada 400 çocuk ile Türkiye’nin en büyük kreşini açıyoruz. Bütün engellemelere rağmen, Recep Tayyip Erdoğan’ın bütün kıskançlığına rağmen 400 öğrenciyi kreşe alıyoruz. Ne yapacak bu 400 öğrenci kreşte olunca? Bir, 400 anneni bir içi rahat olacak: ‘Çocuğum bu yaşta alması gereken doğru eğitimi alacak. Evinde olmayan oyuncakla oynayacak. Arkadaşıyla sosyalleşecek. Zeka gelişimine, öğrenmeye açık olacak.’ Annenin içi rahat. Yine içi rahat. Belki evde içiremediği sütü içirecek, yediremediği yemeği yedirecek, almadığı proteini alacak. Ayrıca annenin bir yapacak şeyi daha var. Bu geçim sıkıntısına rağmen çocuğunu bırakıp gidip bir işte çalışabilecek. Eve bir maaş daha girecek. 17 bin lira asgari ücret, söylemeye utanıyorum, vermeye utanmıyorlar. 17 bin lira asgari ücret. Bu asgari ücretle şurada kiraya versen aç kalıyorsun, karnını doyursan sokakta kalıyorsun. Bu kreş sayesinde 400 aile, eşin de çalışma imkanını bulmasıyla bir gelir daha sahibi olacak. Bunu yapıyorsun diye engelleme olur mu ya? Bunu yapıyorsun diye engelleme olur mu?”
“DEVLET BAŞAK CENGİZ’İ KORUYAMADI, ONUN ADI YAŞAYACAK”
“Hem bunu yaptığı için, hem de burada Beyhan Anne burada, Avni Amca burada. Onlar evlatlarını, bir kız evlatlarını devlet koruyamadı diye, genç bir kadını devlet koruyamadı diye Başak Cengiz’i, hatırlarsınız 28 yaşında, mimar, İstanbul’da kendi yolunda giderken, elinde kılıçla gelip saldıran bir cani yüzünden hayatını kaybetmişti. Bu güzel hizmet onun adıyla birlikte bugün yaşamaya başlıyor. Ben annemin ellerinden öpüyorum, Avni Amca’nın ellerinden öpüyorum. Allah sabır verdi, Allah dayanışma gücüyle birlikte onlara sabır verdi, bugün ayaktalar. Şimdi bir kızları gitti, ama 400 evlat onların evlatları. Bu güzel projeyi, bu 400 öğrencilik rekor büyüklükteki kreşi kazandırdığı için ve rahmetli Başak Cengiz kardeşimizin adını kendi evinin hemen karşısında burada yaşattığı için Fethi Yaşar’a ve ekibine, Belediye Meclisi’ne yürekten teşekkür ediyoruz. Sağ olsunlar, var olsunlar. İşte bu yüzden Ankara’nın en zor ilçesine Fethi Yaşar geldiğinde dört dönem önce yüzde 40 oy almıştı. ‘Burayı CHP kazanamaz’ diyorlardı, yüzde 40’la aldı. O çalıştı, engellemeye çalıştılar. Bir sonrakinde 51’le aldı. Engellemeye çalıştılar, o çalıştı, 58’le aldı. Engellemeye çalıştılar, o çalıştı bu sefer 59’la aldı. Kendi rekorunu her seçimde kıran ve her dokunduğu yerde insana dokunan, yüreğe dokunan hizmetlerinden dolayı Fethi Yaşar’a bir kez daha yürekten teşekkür ediyorum.”
“KREŞ SAYIMIZ 700’E DAYANDI, İLK HEDEF BİNE ÇIKARMAK”
“Türkiye’de kreş sayımız 700’e dayandı. Belediye başkanları toplantısında kararlaştırdık, bu sayıyı 2025 yılında ilk hedef bine çıkaracağız. Bir tane kreş açmayanlara, gündüz bakımı evi açmayanlara, çünkü kafada kodlamış, 18 tane bakanı var, birisi kadın, o da aileden sorumlu. Diyor ki ‘Kadının işi aile, ev’ diyor. ‘Çocuğunu evde baksın, yaşlısını evde baksın. Çalışmak senin neyine’ diyor. Bu bakış açısına karşı bininci kreşi açtığımız gün hep birlikte Türkiye’nin önüne çıkacağız diyeceğiz ki, ‘Bin tanesini açtık, binlercesini daha açmak için iktidara yürüyoruz’ diyeceğiz.”
“YANDAŞLARI İÇİN YENİ BİR YAPILANDIRMA ÇIKARACAKLAR”
“Bu yüzden SGK borçlarını sürekli şöyle tekrar eden Tayyip Erdoğan’a şunu ifade ediyorum, bütün Türkiye’nin önünde. SGK‘nın toplam 100 lira alacağı var. Bu alacağın 10 lirası belediyelerden. Belediyelerin yüzde 65’i bizim, 6.5 lirası da bizden. Kardeşim diyor ki ‘SGK‘ya borçlarını ödesinler de, SGK da maaş ödesin.’ Yahu yüzde 10’u senin, MHP’nin, DEM’in ve bizim belediyelerimizden. Yüzde 10. Bunun yüzde 90’ı kimde? Kanun var 6 ayda bir açıklayacaksın diye. SGK’nın en büyük borçlusu senin yandaş şirketin. İkinci büyük borçlusu senin müteahhit şirketin. Üçüncü büyük borçlusu senin akraba şirketin. 4, 5,10 hepsi sana yakın şirketler. Bekliyorlar, ‘Reis af çıkaracak faizi silecek, bölecek.’ Şimdi bizim gırtlağımıza çökecekler, kendi deyimleriyle silkeleyecekler, paraları kesecekler, sonra yandaşları için yeni bir yapılandırma çıkaracaklar. Millet bu kötülüğü görsün. Bu kötülükle kesilen bu para belediye emekçisinin maaşıdır. Kesilen bu para kreşe gidecek çocuğun kreşte içeceği süttür, onun öğretmeninin, eğiticisinin maaşıdır. Kesilen para nerede sıkışırsa, öğrenciye sabah sıcak dağıtılan çorba, okul önünde dağıtılmak istenip engellenen sıcak yemek, okulda yapılan temizlik, dökülen asfalt, bunlara engel olmaya çalışanlar 100 liranın 10 lirasının peşine düşmüşler, bunlar size yapılan hizmetlerdir, 90 lira yandaş şirketlerin ödenmeyen SGK’larıdır. Varsa cesaretiniz lütfen açıklayın, SGK‘ya kimin kaç para borcu var. Hangi şirket ne zamandır ödemiyor? Türkiye’nin mağdur insanları, mazlum insanları, yoksul insanları sizin boğazınızdan geçecek paraya belediyeler üzerinden göz dikenler, yandaşlarının vergi borçlarını, SGK borçlarını affetmek için bütçeye 701 milyar lira kaynak koydular. Türkiye’deki bütün şirketlerin toplam 701 milyar lira ödemesi gereken vergiyi almamaya kararlılar. Kaynak koyuyorlar ama diğer yandan bütün emeklilere 33 milyar lira zam veriyorlar, onu da çok görüyorlar. O yüzden siyaset öncelik belirleme işi. Bugün 10 bin lira alıyordu emekli 12 bin 500 lira yaptı. 33 milyar. Biz dedik ‘Asgari ücret yap, 17’ye çıkar’, ‘66 milyar bulamam’ dedi. Geçen sene 660 milyar yandaşlarından tahsil etmediği kurumlar vergisi var. Bu sene de 701 milyar daha tahsil etmemek üzere kaynak ayırdılar. Aslında alınması gerekip de almayacağı vergiyi. Teşvik diyerek almıyor. Türkiye’de her bir teşvikin sadece yüzde 20’si iş görüyor. Yüzde 80’i yandaşın cebine gidiyor. O yüzden bu konuyu bir kez daha bütün vatandaşlarımızın dikkatine sunmak isterim.”
“AK PARTİ POLİTİKALARI SIĞINMACI YARATIR”
“Şimdi bütün hafta sonu konuştu. İl il geziyor konuşuyor. Güya morali düzeldi. Ne olmuş? Suriye’de Esad rejimi yıkılmış, yıkılsın. Dünyadaki bütün diktatörler yıkılsın. Nerede demokrasiden uzak bir adam var, nerede bir tek adam var, onların rejimlerinin hepsi yıkılsın. Esat rejimi yıkılmış, ‘Ben diyor haklı çıktım.’ Ya sen ne haklı çıktın? 13 sene önce demiş ki ‘Biz gideceğiz Emevi Camii’nde namaz kılacağız.’ O namaz bu namaz mı? Arada 13 yıl var. Arada 238 tane şehit var. Arada 200 milyar dolar kayıp var. 4.5 milyon da sığınmacı Türkiye’nin dört bir yanında var. İlk gün hepsi dönüyorlar diye yalandan Çin’den otoban görüntüleri, hepsi dönüyorlar diye kapılarda yığılma görüntüleri.. Ama giden falan yok. Bu şartlarda da gitmez. Ne yapmak lazım? Cumhuriyet Halk Partisi yarın sabah Göç Politikaları Danışma Kurulu’nda bütün hocalarımızla birlikte beş saatlik bir çalıştay yapıyor. Hemen ardından Parti Meclisi‘ni bu gündemle topluyor, hemen ardından MYK‘da bu gündemle çalışmalarını yapacak ve Türkiye’nin önüne göç politikaları ile ilgili, burada bulunanların hızla güvenle ve geri dönmemek üzere memleketlerine gitmelerini sağlayacak gerekli önerileri hazırlayıp Türkiye’nin önüne koyacağız, iktidarın önüne koyacağız. Bunun başka çaresi yoktur, devlet ciddiyeti bunu gerektirir. Oysa kendisi diyor ki ‘Kalmak isteyen kalsın, başımızın üstünde yeri var.’ O senin başının üstünde oturmuyor. Bizim açlarımızın, aşının üstünde oturuyor. İşsizimizin işinin üstünde oturuyor. Sen sarayda oturuyorsun, sen Atatürk Orman Çiftliği’nin üzerine kaçak yaptırdığın sarayda oturuyorsun. Ama o Suriyeliler burada bizim gencimizin yerine işe giriyor, bizim yoksulumuzun yerine karnını doyuruyor. Benim emeklimin kullandığı ilacın yüzde 10’u maaşından kesiliyor. O ücretsiz kullanıyor. Bugüne kadar hiç sığınmacıya düşmanca söz söylemedik. Ne Fethi Başkan ne Mansur Başkan ne CHP’li bir başkan ne de CHP’li bir siyasetçi. Biz dedik ki, ‘Biz sığınmacılara değil sığınmacı yaratan politikalara düşmanız, sığınmacı yaratan politikacıların karşısındayız. Türkiye’de Cumhuriyet Halk Partisi’nin dediği yapıldı diye bir tane sığınmacı gelmedi. Ama Tayyip Erdoğan’ın dedikleri yapıldı diye 4.5 milyon sığınmacı geldi. AK Parti politikaları sığınmacı yaratır. AK Parti’nin genel başkanı Türkiye’yi sığınmacı cennetine çevirir. Cumhuriyet Halk Partisi ise bunun karşısında hep doğru önerileri getirir. Bunun için çalışmaya, bunun için her şeyi doğru zamanda doğru şekilde söylemeye devam edeceğiz.”
“HEP ÇÖZÜM ÖNERİLERİNİ SÖYLEDİK”
“Diyor ki, ‘Bunlar Baas’cı.’ Baas’cı değiliz, olmadık, asla böyle bir şeyi kabul edemeyiz. ‘Bunlar Esed gitti diye yas tutuyorlar.’ Kardeşim Esed’le ilgili bu Esed’e önce ‘Esad’ diyordun, el ele tatil yapıyordun. Sonra ‘Esed’ dedin düşman oldun. Sonra döndün yine görüşmek istedin, o seninle görüşmedi buna hayıflandın. Bir dostun, bir düşmanın, bir dostun, bir düşmanın. Bu parti ilk günden son güne Esad’a ‘Esad’ dedi, ne tatil yaptı, ne methiye düzdü, Suriye için sadece demokrasi söyledi. Ama sen Esad’la tatil yaparken o hapishane vardı, o işkenceler yapılıyordu. Esad o gün de tek adamdı, bugün de tek adamdı. Sen ‘Katil Esad’ dediğin, ‘eli kanlı’ dediğinle tatile gittin, biz aynı yerde duruyorduk. Boğaz boğaza geldin, aynı yerde duruyorduk. Hep çözüm önerilerini söyledik, 13 yılın sonunda sığınmacı yaratarak, para kaybederek ve Türkiye’yi büyük bir belanın içine sokarak şimdi gelinen bu durumdan memnun olamazsın. Ayrıca bakın bana diyor ki, ‘Sen Esad’la görüşmek istedin.’ Evet istedim. Ben de söyledim, daha önceki dönemlerde de defalarca söyledik. Diyalog kurulmalı, demokrasiye davet edilmeli, Suriye’de yeni bir hükümetle yeni bir anlayışla birlikte bütün Suriye’yi temsil eden bir demokratik yapı kurulmalı. Seçimler yapılmalı, herkes evine ulaşmalı. Biz ‘Sığınmacılar dönsün diye Esad’la görüşelim, onu demokrasiye davet edelim’ dedik.”
“ESAD DÜŞÜNCE ‘BEN DÜŞÜRDÜM’, DÜŞMEDEN ÖNCE ‘GÖNLÜM İSTEMİYOR’ DİYOR”
Sen diyorsun ki ‘Ben Esad ile görüşelim’ dedim, ‘Görüşmeyelim’ dedin. Bakın tam Cumhurbaşkanlığının sitesi. Esad devrilmeden iki gün önce, cuma günü öğlen namazını kıldığı Hz. Ali Camii’nden çıkıyor, yaptığı konuşmaya bakın. O bir haftada dediğinin tam tersini söylemeye hiç çekinmiyor. Cumhurbaşkanlığının sitesinde şu anda da var. Diyor ki, ‘Ama terör örgütleriyle birlikte oradaki bu direniş devam ederken, bizim de hatırlarsınız Esed’e bir çağrımız olmuştu; gel görüşelim, Suriye’nin geleceğini birlikte belirleyelim, tayin edelim demiştik. Ne yazık ki Esed’den bu işe olumlu bir cevap alamadık. Şu an itibariyle İdlib’ten sonra, İdlib zaten tamam ama Humus yine muhaliflerin elinde. Şam’a doğru bir ilerleyiş söz konusu. Bütünüyle bölgede devam eden bu sıkıntılı yürüyüşler, arzu ettiğimiz şekilde değil. Gönlümüz bunları istemiyor. Maalesef bölge sıkıntıda.’ Bütün Türkiye’yi gezip, güya Esad’ı ‘Ben düşürdüm’ diyor ya, Esad düşmeden iki gün önce, ‘İdlib zaten tamam’, İdlib'i TSK koruyor ve oradan çıkmalarına engel oluyor selefi grupların Türkiye’ye doğru. ‘Humus yine muhaliflerin elinde. Şam’a doğru bir ilerleyiş söz konusu. Bütünüyle bölgede devam eden bu sıkıntılı yürüyüşler, arzu ettiğimiz şekilde değil. Gönlümüz bunları istemiyor. Maalesef bölge sıkıntıda.’ Esad düşünce ‘Ben düşürdüm’ diyen, HTŞ oraya doğru yürürken, düşmeden iki gün önce cami çıkışında ‘Gönlüm bunu istemiyor’ diyor. ‘Esad keşke benle görüşseydi’ diyor.”
“ESKİSİ GİBİ YİNE SAVAŞ KIŞKIRTICILIĞI YAPILMAMALI”
“Ama şimdi ‘Biz yaptık doğru oldu, Cumhuriyet Halk Partisi doğrusunu bilemedi’ diyemedi. Hiç çizgisini değiştirmeden, doğruyu savunan Cumhuriyet Halk Partisi burada. İsrail ile ABD anlaşmış Esad’ı indirmek için. HTŞ’yi ki onları orada tutma görevi İdlib’de bizdeyken, onları silahsızlandırmayı Astana’ya göre bizimkiler söz vermişken, oradan HTŞ çıkıyor, Şam’a yürüyor. Anlaşmışlar, ordu direnmiyor. Anlaşmışlar, başbakan teslim oluyor. Esad ‘İstifa ettim’ deyip, planlandığı gibi kaçıp gidiyor. Bizimkinin dünyadan haberi yok. İki gün önce ‘Bunların olması doğru değil’ diyor, şimdi çıkmış buradan kahramanlık hikayesi anlatıyor. Sözün özü şunu söylüyorum: Türkiye’nin Suriye politikası, 13 yılda büyük kayıplara sebebiyet vermiştir. Bugün orada Suriye’nin toprak bütünlüğü sağlanmalı. İçerideki; Arap, Kürt, Türkmen, Dürzi’sinin temsil edildiği bir merkezi yapı kurulmalı. Orada bölünmeye, çatışmaya asla olanak verilmemeli. Verilirse yeni göç dalgaları olur. Orada askeri düzen sağlanmazsa, siyasi düzen sağlanmazsa, ekonomik düzen sağlanmazsa buradan oraya kimse gitmez. Bunun için doğrular yapılmalıdır. Eskiden olduğu gibi savaş kışkırtıcılıkları, orada düzensizliğe sebebiyet verecek hiçbir şey yapılmamalıdır. Bir an önce Türkiye, hem sığınmacıları göndermeli, hem kendi gündemine dönmelidir.”
“EMEKLİ İÇİN MÜCADELE ETMEYİ SÜRDÜRECEĞİZ”
“Türkiye’nin gündemi, 12 bin 500 lira olan en düşük emekli maaşıdır. Emekliler için geçim haktır, bir asgari ücret şarttır. Asgari ücret 17 bin lira, bir yıldır 17 bin lira. Seçimden önce asgari ücrete yılda üç kez daha zam yapabileceğini söyleyen Erdoğan, geçen sene asgari ücrete bir kuruş zam yapmadı. ‘Asgari ücrete çok zam verirsem, enflasyon yükselir’ diyor. Bir yıl boyunca hiç zam yapmadın, yüzde 50 enflasyon var. Şimdi asgari ücretli hakkını almalıdır. TÜİK’e göre enflasyon yüzde 50, yüzde 25 zam yapmayı planlıyorlar. Asgari ücretlinin gerçek enflasyonu yüzde 76’dır. Asgari ücretliye 30 bin liranın altında verilecek her maaş yoksulluğun tırmanmasına, açlığın yükselmesine, vatandaşın zor durumda kalmasına sebebiyet verir. Onun için emeklilere bir asgari ücret istiyoruz, ayrıca asgari ücretin 30 bin lira olmasını ve gelecek sene temmuzda enflasyon zammı almasını istiyoruz. ‘Asgari ücret talebimiz 30, bunun altında yokuz’ diyoruz. Yenimahalleliler, asgari ücretin 30’un altında olması durumunda geçim olmayacağına ve bu asgari ücretin altında çalışmanın mümkün olmadığına siz de inanıyor musunuz? O zaman; ‘Asgari ücret talebimiz 30, bunun altında yokuz.’ Bunu her yerde söyleyeceğiz. Cumhuriyet Halk Partisi, 30 bin liralık asgari ücret alınana kadar büyük bir mücadele verecek, emeklilere de bir asgari ücret verilene kadar mücadelesini sürdürecek. Emekliler, geçen sene ocak ayında 10 bin lira maaş açıklanınca büyük bir üzüntüye kapıldılar. Enflasyon yüzde 65’ti, yüzde 33 zam verdiler. Temmuzda sadece yüzde 25 zam aldılar. Geçen sene 10 bin lira olan emekli maaşı, 24 kilo dana kıyma alıyorken, şu anda 18 kilo dana kıyma alıyor. Geçen sene o beğenmediğimiz maaş bile bugünkünün ilerisinde kaldı.”
“ASGARİ ÜCRETLİ YARI YARIYA KAYIPTA”
“O yüzden hem emekliye hem asgari ücretliye hak ettiği ücretin verilmesi… Asgari ücretli AK Parti geldiğinde 7 çeyrek altın alıyorken, şu anda 3 çeyrek altın alıyor. Yani altın hesabı üzerinden asgari ücret yarı yarıya kayba uğramış durumda. Bu yüzden bunların telafisi için hep birlikte mücadelemizi sürdüreceğiz. Ben burada bir kez daha annemizin, babamızın ellerinden öpüyorum. Başak Cengiz kardeşimizin ismini burada yaşatan Fethi Başkanımıza teşekkür ediyorum. Buraya katılan Genel Başkan Yardımcılarımız, Parti Meclisi Üyelerimiz, milletvekillerimiz var. Hepsiyle birlikte Yenimahalle’nin alnı açık, başı dik, yüreğinde vatan, millet ve bayrak sevgisi olan ve gönüllerinde Atatürk sevgisi olan tüm Yenimahallelileri yürekten selamlıyorum. İyi ki varsınız. Böyle bir günde, böyle bir mesai gününde burayı günün erken saatlerinde, haftanın ilk gününde doldurduğunuz için ayrı ayrı size teşekkür ediyorum. Belediye başkanlarımıza, ilçe belediye başkanlarımıza ve Büyükşehir Belediye Başkanımıza sonuna kadar sahip çıkmanızı ümit ediyorum. Ankara onlara emanet, siz onlara emanetsiniz, hepiniz de Allah’a emanet olun. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.”