CHP’ye saldıranlar şimdilik bir adım geri çekilmiş durumda. İlk fırsatta, koşullar oluştuğunda yeniden saldıracakları kesin. Şurada iki hafta önce, “CHP’yi yeniden yapılandıracağız, yerli, milli olacak” deniyor, birtakım belediyelere belli merkezlerden belli bürokratların yerleştirilmesi için planlar yapılıyordu. Listeler hazırlanmıştı, akla hayale gelmeyen kişiler ve kurumlardan yönlendirildiklerine ilişkin referanslar dile getiriliyordu. Genel merkez ve yöneticileri o sırada İstanbul ve Ekrem İmamoğlu’na yönelen kampanyayı durdurmaya çalışıyordu. Şimdilik girişimler engellendi.
İktidar bir yandan ekonomi ile kavgasını bir noktaya getirmeden ikinci kavga cephesini muhalefete yönelik açtı. CHP ve muhalefetin tepkisi iktidarı geriletti. Muhalefetin odak noktası şüphesiz ki Türk seçmenidir çünkü iktidarı o kitle değiştirecektir. Ancak dünya, Türkiye’deki gelişmeleri bir “demokrasi mücadelesi” olarak görmektedir. Kimse, İmamoğlu’na 30 yıl önce verilen diplomanın iptal edilmesini anlamıyor. Diploma iptali, Türkiye’nin, mülkiyet güvencesine varan sorunlarla anılmasına neden oluyor.
Siyasi güvensizliği gidermenin tek yolu hukuka olan güvenin pekiştirilmesidir. Bu iktidarın hukuka güveni yeniden sağlama şansı çok zayıf. Siyasi güvensizlik iktidarın ve Türkiye’nin en kırılgan noktasını oluşturuyor. Çok açık ki Türkiye dışarıdan para arıyor. Trump’ın küresel ticareti sarsacak girişimleri, ülkeye nasıl yansıyabilir kafa yoran yok. Yalnızca Mehmet Şimşek’in birkaç yorumu var. Şimşek’in dışarıda sermaye kesimlerini ikna etmek için yaptığı girişimler, Türkiye’ye yönelik şüpheleri gidermiyor.
Tanınmış bir yabancı finans kurumu Türkiye’den çıkıyor. İletişim Başkanlığı, bu çıkışın İmamoğlu ile ilişkisinin olmadığını duyuruyor. Ama sorun o değil. Milyarlarca doların hangi ülkeye, hangi sektöre yönlendirileceğini belirleyen bu kurum, artık Türkiye’ye para getirmeyecek. Ama anlamak isteyen yok. İktidarın anlaması gereken şu: Siyasi baskı ortamında oluşan siyasi risk sürerken ekonomi dahil hiçbir şey düzelmeyecektir. İktidar artık hukuksuzluklarıyla baskılarıyla gözaltılarıyla tutuklamalarla; sıradan insanlara, sinema oyuncularına yönelik cadı avıyla da tarihe geçecektir.
Bu ahval ve şerait içinde CHP pazar günü olağanüstü kurultay yapacak. Sonra? Sonra iş çok. Tüm yaşananlara karşın, iktidarın muhalefete kapatmayı başardığı toplum kesimlerine, evlere, insanlara ulaşmak, yapılanı anlatmak ve CHP’nin politikalarına ikna etmek şart.
Genel başkan Özel ve parti yönetimine bir önerimiz de şu: İmamoğlu ve CHP’ye yönelik gündeme getirilen tüm iddiaları; Esenyurt’tan, Ahmet Özer’den başlayarak yalanları ve gerçekleri anlatan bir internet sitesi kurulmalı. Gerekirse kitaplaştırılmalı, broşür olarak basılmalı, el ilanına dönüştürülmeli. Ve ülkenin her noktasına ulaştırılmalı.