Vali olmayan yasa ile yasak getirmiş

Haber Tarihi: 13.04.2025

İstanbul Valiliği’nin 19 Mart darbe girişiminden sonra olmayan yasa maddesiyle eylem yasağı getirdiği ortaya çıktı. Valiliğin yasağa gerekçe gösterdiği ‘Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun 15/H maddesi’ yok. Ama bu yasak gerekçe gösterilerek tutuklanan gençler halen cezaevinde ve iddianameler hukuk dışı.

19 Mart darbe girişimine karşı sokağa çıkan ve anayasal protesto hakkını kullanan 301 genç tutuklanarak cezaevine konuydu. Sulh ceza hakimlikleri İstanbul Valiliği’nin eylem yasağı kararına uymadıkları gerekçesiyle yatarı bile olmayan bir suç iddiasıyla gençleri tutuklamıştı. Sulh ceza hakimlikleri kararlarında gençlerin 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefetten tutuklandıkları belirtildi. Oysa valiliğin eylemleri yasaklama kararı 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na dayandırılmamıştı. Ancak Avukat Arman Yılmaz gençlerin tutuklanmasında hukuk skandalını ortaya çıkardı. İstanbul Valiliği’nin eylemleri yasaklama kararına olmayan yasa maddesi yazılmış.

VALİLİĞİN SKANDAL KARARI

İstanbul Valiliğinin yasalara dayanarak toplantı ve gösteri yürüyüşünü engelleyebilmesi için öncelikle bu kararı ilgili yasal düzenlemeyi belirterek ilan etmesi yani duyurması gerekiyor. İstanbul Valiliği verdiği 4 günlük yasak kararını 19 Mart 2025 tarihinde yapmış olduğu 2025-19 sayılı Basın açıklamasıyla duyuruyor ve şöyle deniyor;

“Valiliğimizce il genelinde kamu düzenini muhafaza etmek ve oluşabilecek provokatif eylemlerin önüne geçmek için 19 – 23 Mart tarihleri arasında 4 gün süreyle her türlü toplantı, gösteri ve basın açıklaması yasaklanmıştır. 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 11/C ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu’nun 15/H maddeleri çerçevesinde alınan bu karar doğrultusunda çeşitli tedbir kararları uygulanacaktır.”

Ancak Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun (PVSK) 15/H diye bir bölümü yok. PVSK’nin sadece 15. maddesi var ve o maddede şöyle deniliyor:

“Polis yaptığı tahkikat esnasında ifadelerine müracaat lazım gelen kimseleri çağırır ve kendilerine lüzumu olan şeyleri sorar. Polis; müşteki, mağdur veya tanık ifadelerini talepleri halinde ikamet ettikleri yerlerde veya işyerlerinde de alabilir.”

Yasa bundan ibaret, yasa maddesinde bırakın ‘H’yi ‘A’ bölümü bile yok. Yani Valiliğin basın açıklaması görüldüğü üzere hatalı dolayısıyla bu hatalı açıklamaya dayanarak yapılan işlemlerin tamamı da hukuken geçersiz.

VAR OLAN MADDE İLE YASAK OLMAZ

Valiliğin yasak kararını dayandırdığı diğer yasa ise; 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 11/C maddesine dayandırılıyor ama bu yasa maddesi ile şehirde tüm eylemleri yasaklamak mümkün değil. 11/C maddesinde şöyle deniliyor:

C) İl sınırları içinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteaallik emniyetin, kamu esenliğinin sağlanması ve önleyici kolluk yetkisi valinin ödev ve görevlerindendir. (Bunları sağlamak için vali gereken karar ve tedbirleri alır. Vali, kamu düzeni veya güvenliğinin olağan hayatı durduracak veya kesintiye uğratacak şekilde bozulduğu ya da bozulacağına ilişkin ciddi belirtilerin bulunduğu hâllerde on beş günü geçmemek üzere ildeki belirli yerlere girişi ve çıkışı kamu düzeni ya da kamu güvenliğini bozabileceği şüphesi bulunan kişiler için sınırlayabilir; belli yerlerde veya saatlerde kişilerin dolaşmalarını, toplanmalarını, araçların seyirlerini düzenleyebilir veya kısıtlayabilir ve ruhsatlı da olsa her çeşit silah ve merminin taşınması ve naklini yasaklayabilir. Bu fıkra kapsamında alınan ve ilan olunan karar ve tedbirlere uymayanlar hakkında 66 ncı madde hükmü uygulanır.”

Avukat Arman Yılmaz şöyle konuşuyor: “Valilik kararında şehir genelinde toplantı yasağı getiriyorsa açık şekilde 2911 sayılı yasanın 19 maddesine dayalı olarak yasaklama gerekçesini somut gerekçelere dayandırarak özet olarak belirtmesi ve kararı mutad vasıtalarla ilan etmesi gerekiyordu. Oysa Valiliğin internet sitesinde alınan yasak kararının metni yayınlanmamış, bu konuda bulabildiğimiz tek açıklama 2025-19 sayılı hatalı “Basın açıklaması” bunun dışında 2911’in 19 maddesine dayalı olarak mutad vasıtalarla yapılan bir ilanda yok. Ancak Savcılık İddianamelerinden anladığımız kadarıyla; Valilik bu kararı 18 Mart 2025 tarihinde veriyor. Yani İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasından bir gün önce ve yasağı da 19 Mart 2025 saat 01.00 dan geçerli olmak üzere veriyor. Bu arada hangi mutad vasıtalarla bu kararı ilan ettiği belli değil bulabildiğimiz tek açıklama basın açıklaması. Diğer taraftan 5442 Sayılı Yasanın 11/C maddesi de il genelinde bir toplantı ve gösteri yasağı yetkisi vermiyor, Valilik sadece belli yerlere ve belli saatlerde giriş çıkışı engelleyecek şekilde düzenleme ve kısıtlama yapma hakkına sahip. Yasa metni genel olarak yasaklama hakkını sadece silah ve merminin taşınması konusunda vermiş dolayısıyla Valiliğin Toplantı ve Gösteri hakkına ilişkin böyle bir genel yasaklama kararı vermesi hukuka aykırı. Özetle İstanbul Valiliği, kanuni düzenlemeye göre gerekçelendirmesi ve ilan etmesi gereken Toplantı yasağını yasanın belirlediği şekilde yapmadı, hatta daha vahimi kamuoyuna açıklamayı dahi içeriği hatalı olmayan kanun maddesini dayanak göstererek yaptı.”

BEDELİ AĞIR OLDU

Bu yasa dışı kararla, anayasal protesto hakkını kullanan insanlara polis orantısız şiddet kullandı. Biber gazı, plastik mermi, tekme, yumruk, tazyikli su ile çok sayıda yurttaş yaralandı.

Yetmedi…

Hatalı ve kanuni şekil şartlarına uymayan İstanbul Valiliği’nin kararını gerekçe gösteren savcılık, şafak baskınıyla çoğunluğu üniversite öğrencisi gençleri gözaltına aldırdı, evlerde arama yapıldı.

Bu da yetmedi…

İstanbul Valiliği’nin kararının 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na

Dayanmamasına ve kanuni düzenlemelere aykırı olmasına  karşın savcılar, gençleri bu maddeye muhalefetten tutuklama istemiyle sulh ceza hakimliklerine sevk etti. Hakimler de bu yasa ile tutuklama kararı verdi. Hatta iddianame valilik kararı gerekçe gösterildi. Tutuklanan gençler, cezaevinde günlerce aç bırakıldı, kalabalık koğuşlarda yerde yattılar. Adli koğuşlarda güvenlik sorunu yaşadılar. Sınavları başlayan onlarca öğrenci derslerine çalışamadı. Halen cezaevindeler.

İDDİANAMELER VALİLİK KARARINA DAYANIYOR

Avukat Arman Yılmaz “Bu bir hukuk skandalıdır. Valiliğin yasaya dayanmayan geçersiz kararıyla gençler tutuklandı. Düzenlenen iddianameler bu valiliğin yasak kararlarını esas alarak düzenlendi. Oysa valilik kararı kanuna aykırı dolayısıyla idarenin kusurlu işlemine dayanarak kimseyi tutuklayamazsınız. Bu iddianameleri düzenleyemezsiniz ve yargılayamazsınız” diye konuştu.

Avukat Yılmaz, ayrıca İstanbul Valiliği’nin yasak kararının somut gerekçelere dayandırılmak zorunda olduğunu, ölçülü olması gerektiğini belirterek şöyle devam etti:

“Ama karar soyut ifadelerle verildi. Ölçülülük ilkesi hiçbir şekilde gözetilmemiş. Bu konuda hem Anayasa Mahkemesi hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, ‘Soyut gerekçelerle protesto hakkını engelleyemezsin’ diyor. Ayrıca Anayasal hakkı sınırlayacaksanız ancak kanunun elverdiği şekilde ve tüm yasal şekil şartlarını yerine getirerek yapabilirsiniz bu şekilde sınırı belli olmayan bir yasaklama kararı neresinden bakarsanız bakın hukuksuz ve elinizde kalıyor.”

UZATMA KARARI DA HUKUKSUZ

İstanbul Valiliği, İstanbul’da eylem ve gösterileri 4 gün yasaklayan kararın ardından bir açıklama daha yaptı. Yasakları 4 gün daha uzattı. Bu kez yasak, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na ve 5442 sayılı kanun dayandırıldı. Ancak bu sırada eyleme katıldığı için çok sayıda genç gözaltına alınmış ve tutuklanmıştı.  İstanbul Valiliği’nin ikinci açıklamasıyla şehre giriş çıkış yasağı da getirildi.

Avukat Arman Yılmaz şöyle devam etti:

“Valiliğin yasağı uzatma kararı da iki ayrı kanuna dayanıyor. Ama hangi hakkı hangi kanuna göre sınırladığını belirtmiyor, ‘Her ikisinden karar verdim’ diyor. Oysa bu kararların süreleri ve yasal olarak geçerli olabilmesinin şartları birbirinden farklı. Ayrıca 5442’de tüm şehre giriş çıkışları yasaklayabileceğine ilişkin bir düzenleme yok, yasa ‘belli kişiler’, ‘belli yerler ve saatler’ diyor. Oysa karar herkesi kapsayacak şekilde verilmiş yani ölçülülük ilkesi de gözardı edilmiş. Dolayısıyla bu açıdan da hukuka aykırı. Anayasal bir hakkın sınırlanmasının ilkeleri belli; Yasayla sınırlanabilir ve yasanın öngördüğü bütün şekil şartlarının yerine getirilmesi gerekir; oysa bu kararlar yasal düzenlemelere ve AİHM ve AYM kararlarına da aykırı. Bu yasak kararları sonucu zarar gören, tutuklanan, anayasal hakları gasp edilen herkese devletin tazminat ödemesi gerekir.

Ayrıca İstanbul Valisi halkı yanlış bilgilendirdi, sosyal medyada yaptığı açıklamada toplantı ve gösteri yürüyüşü için ‘Bize başvurun izin veriyoruz’ diyor. Halbuki valiliğin kanuna göre izin verme hakkı yok. Bu konuda 100 tane Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararı var.”








TİMUR SOYKAN İsimli Yazarın Diğer Yazıları