CHP Genel Başkanı Özgür Özel:
-“Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun mutlaka iyileştirerek yeniden düzenlenmesini, aynı işi yapan öğretmenlerin farklı özlük haklarına, unvanlara, çalıştırılmasına engel olunmasını, son verilmesini ve mülakatın mutlaka kaldırılmasını savunuyoruz. Yaparlarsa yaparlar, yapmazlarsa iktidara gelip biz yapacağız.”
-“Mansur Başkanın kursları var, son bir kurs açmış, o kursu tavsiye edeceğim: Yeni Başlayanlar İçin Sosyal Belediyecilik. Sayın Recep Tayyip Erdoğan, başkanlarını yollarsan, Mansur Başkanın kursunun çok faydası olur.”
-“Bir kez daha dünyadaki bütün siyasi akrabalarımıza çağrımızdır: Filistin'deki zulmü durdurmak bütün solcuların, bütün demokratların, bütün sosyal demokratların ve sosyalistlerin insanlık görevidir. Bu konuda hepinizi bir kez daha Türkiye'den davet ediyoruz.”
-“Anayasaya karşı darbe girişiminin başında Recep Tayyip Erdoğan var, Yargıtay 3. Ceza Dairesi'ni taşeron olarak kullanmış, devlette bir kriz çıkartıp anayasa değişikliğine zemin arıyor. O konudaki tutumumuzu çok net söyledik. AK Parti-MHP'nin baş başa verip, mutfaklarında pişirdikleri yemeği burnumuza duyarlarsa biz orada yokuz.”
-“Plan Bütçe Komisyonu bugün, en düşük emekli maaşının asgari ücrete çıkarılmasına ilişkin önergemizi oylayacak. O eller kalktığında göreceğiz; kim emekliyi seçime kadar, sandığa kadar düşünüyor, kim emekliye hayata geldiği günden itibaren onurlu bir yaşamı savunup, eninde sonunda hak vaki olana kadar emekliye sahip çıkıyor. Bütün emeklileri AK Parti ile MHP'nin tavrını izlemeye davet ediyorum.”
-“Erdoğan'ın yeniden değerleme oranını yüzde 50 arttırma, yüzde 50 azaltma yetkisi var. Gözümüz üzerinde, her gece 12'de yayınlanacak olan Resmi Gazeteyi takip ediyoruz. Yüzde 50 oranında bu indirimi yapmak enflasyon hedefinin gereğidir, mutlaka bu indirimi bekliyoruz. Yapmazsan el aleme verir talkını, kendi yutar salkımı olacak. Bütün Türkiye'ye seni anlatacağız.”
-“Vakıflar Genel Müdürlüğü Hatay Arsuz'daki konutlarda 2 bin liradan 1 Ocak itibariyle 18 bin liraya çıkararak 9 kat zam yapıyor. 2 bin lirayı 7 bin 500 yapana, 3 kat zam yapana soruyordu ya; şimdi Erdoğan'a soruyorum: Sende vicdan var mı kardeşim? Sen de vicdan var mı?”
-“Diyarbakır'da, Batman'da, Van'da, Mardin'de, toplam 54 merkezde Kürtler belediye başkanı seçiyor ama o belediyelere siz kayyum atıyorsunuz. Manisalılar, Osmaniyeliler, Rizeliler eşittir, sizin bu uygulamalarınız yüzünden Kürtler Türkiye'de daha az eşittir kardeşim. Tekrar ediyorum, daha az eşittir.”
-“Özgür Özel'in soyunu sopunu arıyorlarsa… Devlet Bey, pek çok akrabam burada, soyumuz Selanik'tedir. Soyumuz Osmanlı'ya hizmet eden devlet adamlarıyla Atatürk'ün doğduğu Selanik'te, Makedonya'dadır. Soyumu sopumu soranlara bildirilir!”
-“Son iki haftada partimize 7 bin 900 yeni kayıt var ama müjde şu: Yüzde 88,5'u 30 yaş altındaki genç kadınlar ve genç erkekler.”
-“Bir üye kampanyası başlatıyoruz. Özellikle bütün gençleri kol kola, koşa koşa Atatürk'ün partisine bekliyoruz. Bundan sonra emekçileri, işçileri, çiftçileri, esnafları, memurları, plazalarda emeği sömürülenleri, beyaz yakalıyı, griyi yakalıyı, mavi yakalıyı, ezileni, kendini öteki hissedeni; kendini sahipsiz görüp birileri bu ülkenin, bu devletin sahibi gibi davranıyor diye içi ezilenleri hep birlikte buraya, Cumhuriyet Halk Partisi'ne, Atatürk'ün partisine, baba ocağına davet ediyorum.”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM CHP Grup Toplantısında yaptığı konuşmada şunları söyledi:
Değerli vatandaşlarımız, Cumhuriyet Halk Partisi ailesi adına, bu büyük aile adına hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Hepiniz hoş geldiniz.
Değerli milletvekillerim; maalesef haftaya acı haberlerle başladık. Pençe-Kilit operasyonu bölgesinde PKK'lı teröristlerin saldırısında şehit olan Astsubay Üstçavuşumuz Nejdet Çalış'a, Sözleşmeli Erlerimiz Emrah Gündüz ve Fevzi Kızıltaş'a bir kez daha Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyoruz; bu acıların durmasını, anaların gözyaşının durmasını bir an önce temenni ediyoruz.
EĞİTİM İŞ'İN RAPORUNA GÖRE 100 ÖĞRETMENDEN 23'Ü BİR EK İŞTE ÇALIŞMAK ZORUNDA
Değerli milletvekillerim, kıymetli konuklar; 24 Kasım benim için her zaman çok anlamlı bir gün. 24 Kasım günü Öğretmenler Günü'ydü. O gün güne erken saatlerde İstanbul'da başladım ama uçuşumuz vardı, havaalanına gidene kadar elbette grubumdaki öğretmenleri, Parti Meclisi'ndeki öğretmenlerimizi, öğretmen il başkanlarımızı arayarak başladım. Ardından eğitim alanında örgütlü dört sendikamızın; Eğitim İş'in, Eğitim-Sen'in, Eğitim Bir Sen'in ve Türk Eğitim Sen'in sayın genel başkanlarıyla ayrı ayrı konuştum. Farklı düşündüklerimiz olabilir, hayata başka yerlerden bakıyor olabiliriz ama hepimizin geleceği çocuklarımızı emanet ettiğimiz öğretmenlerin hem mesleklerini daha iyi yapabilmeleri, hem özlük hakları için mücadele eden sendika başkanlarımızın şahsında bütün öğretmenlerimizi Öğretmenler Günü'nü kutladım.
Okuduğum bir rapor çok dikkatimi çekti; Eğitim İş'in raporuna göre 100 öğretmenden 72'si geçinmek için borç almak zorunda, yine 100 öğretmenden 23'ü mesleğini yaparken ikinci bir ek işte çalışmak zorunda. Biz Öğretmenlik Meslek Kanunu diye çok söyledik, çok mücadele ettik. Bu mücadelemize rağmen bir meslek kanunu çıktı ama beklentileri karşılamadı. Biz Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun mutlaka iyileştirerek yeniden düzenlenmesini, aynı işi yapan öğretmenlerin farklı özlük haklarına, unvanlara, çalıştırılmasına engel olunmasını, son verilmesini; sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik uygulamasının sonlandırılmasını, öğretmenlerin tamamının kadrolu hale getirilmesini ve mülakatın mutlaka kaldırılmasını savunuyoruz. Bunu savunmaya, anlatmaya devam edeceğiz. Yaparlarsa yaparlar, yapmazlarsa iktidara gelip biz yapacağız.
TAHİR ELÇİ'NİN DE, DİĞER FAİLİ MEÇHUL CİNAYETLERİN DE SONUNA KADAR TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ
Değerli konuklar, kıymetli grubum; bugün grubumuzdan milletvekillerimiz, Grup Başkanvekilimiz Ali Mahir Başarır ve çok sayıda parti yöneticimiz ve partili hukukçu arkadaşımız Diyarbakır'dalar. Diyarbakır Barosu önceki başkanı, görevi sırasında ve herkesin gözleri önünde 8 yıl önce katledilen Tahir Elçi'nin duruşmasını takip ediyorlar. Davasını sürüncemede bırakıyorlar, yapılması gereken araştırmalar, dinlenmesi gerekenler dinlenmiyor. Zaten deliller karartılsın diye cinayetten dakikalar sonra bir el devreye girmişti, bütün yaşananları görmüştük. Hukuk tesis edilinceye kadar, Elçi ailesi artık adaleti bulduğuna inana kadar, grubumuzun kıymetli üyesi sevgili Türkan Elçi'nin yüreğinde yanan ateş elbette sönmeyecek ama bir faili meçhul cinayetin aydınlanmasının verdiği ferahlık onun içine sinene kadar, bu yargılama bizim içimize sinmiyor. Sonuna kadar takipçisi olacağız. Tahir Elçi'nin de, diğer faili meçhul cinayetlerin de onları katleden kirli eller ve o ellere talimatı verenler yargılanana kadar takipçisi olmaya devam edeceğiz.
EKO-KIRIMIN AĞIR MÜEYYİDELERİ OLAN BİR SUÇ OLARAK TANIMLANMASI İÇİN CHP GRUBUNDAN TAM DESTEK SÖZÜ VERİYORUZ
Tabii kurultayımızdan sonra görevi devraldık, gerekli çalışmalara başladık ama pek çok ilk yaşanıyor: İlk MYK, ilk Parti Meclisi, ilk il başkanları toplantısı, ilk yurt dışı seyahat, ilk yurt içi seyahat derken geldi çattı ilk açılışı geçen gün yaptık. Geçen gün ilk kurdeleyi Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı sıfatıyla kestim. Öyle özel bir gayret olmadı ama o kadar çok içime sindi ki... İstanbul'da Büyükdere Atatürk Fidanlığının açılışını yaptık. Bir kere -elbette o da olacak ama- öyle beton meton açmadık, bir fidanlık açtık; 1928'de Atatürk'ün talimatıyla açılan, onun emaneti olan bir yeri açtık, adında Atatürk olan bir yer açtık ve kapandığı 97 tarihine kadar bahçıvan okulu olarak da hizmet eden çok önemli bir binayı açtık. Sadece açarken eski dokusuna uygun yapılmış o binaların içinde gezdik. Kadın çalışma hayatı içinde olsun diye bir tanesi kreş, bir tanesi meslek edindirme kursu, bir diğeri İstanbul Vakfı'nın bursiyer öğrencilerinin gelip doğayla, çiçekle, meyve ağaçlarıyla bir arada olacakları bir başka alan; bir tarafı yeniden bahçıvanlık okulu, inanılmaz güzel bir tesisti. Bu tesisin kurdelesini kestiğim ilk açılış olmasından büyük memnuniyet duydum. Oraya emek veren, geçmişten bugüne oraya "sen belediye binası yap, biz de yanına şunu bunu yapalım" tekliflerine direnen belediye başkanlarımıza, Belediye Başkanımız Şükrü Başkan'a, Belediye Meclis üyelerine; geçen hafta hayatını kaybedene kadar oranın yeşil alan olarak savunulması için mücadele eden rahmetli Ekrem Ağabeyimize ve İstanbul'da yaptığı muhteşem işlerle İstanbulluların teveccühünü kazanan ve 31 Mart'ın rekor oyla yeniden İstanbul Belediye Başkanı olacak olan Ekrem İmamoğlu'na bir kez daha teşekkürlerimizi iletiyoruz.
Yeşillik, çevre demişken bugün konuklarımız var, grup başkan vekillerimiz misafir edecekler, ben de kendilerini kabul edeceğim; eko-kırım'ın iç hukukumuzda suç olarak tanımlanmasını istiyorlar, 25 bin ıslak imza ile Meclis'e geldiler, kanun teklifi getirdiler. Biz daha önce de hep söylediğimiz gibi yurttaş inisiyatifleriyle, çevrecilerle, bu alandaki derneklerle, aktivistlerle ilişkimizi en üst seviyede tutacağız. Onların yanında olmamız gerektiği zaman alanda onlarla mücadele edeceğiz, onların sesinin duyurulması gerektiği zaman onları buralarda misafir edeceğiz. Eko-kırımın iç hukukumuzda ağır müeyyideleri olan bir suç olarak tanımlanması için Cumhuriyet Halk Partisi Grubundan tam destek sözü veriyoruz.
ELİMİZİ AKBELEN'DEN, AKBELENLİLERİN YANINDAN ÇEKMEMEYE KARARLIYIZ
Bir gözümüz Akbelen'de, kulağımız Akbelen'de; Akbelen'de dinamitler patlıyor, büyük huzursuzluklar yaratıyor. O konuyla ilgili, ilgili gölge bakanımız gerekli çalışmaları yapıyorlar. Bir heyet oluşturarak oraya yeniden gideceğiz. Ve Akbelen'e, Akbelen'de yaşananlara dikkatimizi vermeye ve elimizi Akbelen'den, Akbelenlilerin yanından çekmemeye kararlıyız.
CHP’Lİ BELEDİYE BAŞKANLARI SOSYAL BELEDİYECİLİĞİN ADETA KİTABINI YAZMAYA DEVAM EDİYORLAR
Ben geçtiğimiz hafta grup toplantısında İstanbul Büyükşehir Belediyemizin alt yapı yatırımlarından örnekler vermiştim ve bunları buraya gelenlerle, televizyon başındakilerle paylaşmıştım. Tabii İstanbul Büyükşehir Belediyesi gibi Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanları sosyal belediyeciliğin adeta kitabını yazmaya devam ediyorlar. Örnekler pek çok, bugünkü örneğim Ankara Büyükşehir Belediyesinden. İtiraf edeyim kendime de görevdir, grubumuza, bütün üyelerimize görevdir; ben dahi bu kadar yakından takip ediyor olmama, geçmiş görevimde partinin sözcülük görevlerinden birinde olmama rağmen bilmediklerim olduğunu öğrendim.
Örneğin Ankara Büyükşehir Belediyesi neler yapmış sosyal belediyecilikle ilgili? Şöyle bir baktık, neler gördük neler... Mesela Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin “Çocuklar Üşümesin” diye bir kampanyası var. Bu kampanya tam 3 yıldır devam ediyor. Öyle 20 kişiye, 2000 kişiye, 200 kişiye falan değil, tam 200 bin aileye doğalgaz ve kömür desteği veriyorlar çocuklar üşümesin diye. Kışın en soğuk 3 ayında AnkaraKart'a 500'er lira yatıyor ve 500'er liralık doğalgazı, yani 1500 liralık doğalgazı bedava kullanıyorlar. 600 lira gelecekse fatura, fatura 100 lira geliyor, faturanın 500 lirasını Ankara Büyükşehir Belediyesi karşılıyor. Evinde doğalgaz olmayana bu doğal gaz desteği yerine birer ton kömür veriliyor sırf çocuklar üşümesin diye.
Ayrıca çocuklar protein alsın diye 2 yıldır süren ve devam edecek olan kampanyayla yine 200 bin yoksul aileye ayda bir kilo et veriliyor. Bakın ne zamandır veriyorlar? 24 aydır veriyorlar. Kaç kilo et vermişler? 24 kilo et vermişler. Annem bu işten iyi anlar, “anne 24 kilo et nasıl” dedim. “1 yaşında kurbanlık 15 kilo et verir oğlum” dedi. “20 kiloysa iyidir, 24 kiloysa koca koçtur o” dedi. Ankaralılar son seçimde AK Parti'nin adayını değil de Cumhuriyet Halk Partili Mansur Yavaş'a oy verdiler ya, işte o Mansur Yavaş 200 bin yoksul aileye koçu boynuzundan tuttu, evlerine götürdü. İşte sosyal belediyecilik budur! Önceki kalsa zaten kimlere neleri yedirdiğini kendi partisi anlatıyordu. AK Parti'nin adayı olsaydı 200 bin aile birer koca kurbanlık koçtan mahrum kalacaktı. Bu hizmeti yapmaya devam edeceğiz, belediyelerimizin gücü, imkanı oldukça bütün belediyelerimiz de bunu yaygınlaştıracağız.
Sadece bunu yapmıyorlar, belediyemiz Ankara Büyükşehir 918 köye internet veriyor çocuklar ücretsiz internete bağlansın, eğitimleri aksaması diye hala sürüyor. 160 bin öğrenciye kırtasiye desteği, 7 bin 500 öğrenciye servis desteği, 12 bin ilkokul öğrencisine kantin desteği, -arkadaşı alışveriş yaparken eksiklenmesin diye- 12 bin 500 öğrenciye otobüs abonmanı, 3 bin öğrencinin yatıramadığı sınav ücretini yatırıyor ki sınava girebilirsin, 17 bin aileye düzenli ekmek, 50 bin çocuğa süt, 113 bin öğrenciye karne hediyesi, 105 bin çocuğa bayram harçlığı veriyor Ankara Büyükşehir Belediyesi.
MANSUR BEY VE EKİBİ, 4 AYDIR 20 BİN EMEKLİYE AYDA BİN 250 LİRA VERİYOR
Şimdi emeklilere ikramiye konusu konuşuluyor, birazdan o konuya ayrı bir fasılda değineceğim. 5 bin lira bir kereye mahsus verdiler ya; Tayyip Bey bilmez ama Mansur Bey ve ekibi 4 aydır 20 bin emekliye ayda bin 250 lira veriyor, bu ay yatan ile birlikte 5 bin lirayı biz verdik zaten. Bundan sonra da her ay bin 250 lira vermeye devam edecek. Yani Tayyip Bey'in bir kere vermeye nazlandığını Mansur Başkan ve ekibi her yıl 3 kere verecek Ankara'daki zor durumdaki emekliye.
Ayrıca bizim bu bütün örneklerden hareketle gördüğümüz bir şey var: Cumhuriyet Halk Partili belediyeler birbirleriyle sosyal yardımlar noktasında adeta yarışıyorlar. Bu iyi örneklerin ortaklaştırıldığı, beğenilerin sahiplenildiği ve bir standardizasyonun sağlandığı bir süreci de bu mart ayından sonraki belediye seçimlerinden sonra yapacağız. Bütün vatandaşlarımız şunu görsün: Eğer CHP'li belediye seçerseniz 2 yılda bir kurbanlık koç kadar etten, karne hediyesi alamadığınız çocuğa karne hediyesinden, ödeyemediğiniz sınav parasını ödemeye koşacak, sıcacık bir sosyal belediyecilik yapan belediye başkanınız olacak. Türkiye'nin dört bir yanında, 81 ilinde ve binin üzerindeki ilçede Cumhuriyet Halk Partisinin göstereceği adayları seçtiğinizde önümüzdeki süreçte bu sıcak el sizlere de uzanacak. Bu hizmetlerin yapılıp yapılmadığının şahidi bütün Ankara'dır ve bütün Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin hizmetlerine erişmek isteyen herkesi 31 Mart seçimlerinde sosyal belediyecilik nedir diye gösteren CHP'li belediye başkanlarına oy vermeye, memleketlerinizi onlara emanet etmeye davet ediyorum.
Ha bir şeyi daha unutmuşum, eksik kalmasın; Mansur Başkanın kursları var bir de. Bir tane son bir kurs açmış, o kursu tavsiye edeceğim: Yeni Başlayanlar İçin Sosyal Belediyecilik. Sayın Recep Tayyip Erdoğan, başkanlarını yollarsan Mansur Başkanın kursunun çok faydası olur. Tabii bu belediyeleri geçmişte sadece Cumhuriyet Halk Partilerinin oylarıyla kazanmadık, biz bu belediyeleri İstanbul'da İstanbul İttifakıyla, Türkiye'nin belli coğrafyalarında Millet İttifakı'yla ama genel olarak dürüstler yönetsin, iyiler yönetsin, çalışkanlar yönetsin; Ankara'yı peşkeş çekenler, parsel parsel satanlar İstanbul'un üstünde helikopterle uçup Katarlılara kupon arsa dağıtanlar değil de güzel, iyi dürüst insanlar yönetsin diye destek aldık. Bundan sonraki süreçte de hem siyasi partilerle iş birliklerini konuşmaya hem de bütün Türkiye'yi bu dürüst, namuslu ve çalışkan insanların yönettiği belediyeleri korumaya, daha fazlalarını katmaya, Türkiye'yi kazandırmak için bu büyük işbirliğine ve güç birliğine hep birlikte davet ediyoruz.
FİLİSTİN'DEKİ ZULMÜ DURDURMAK; BÜTÜN SOLCULARIN, DEMOKRATLARIN, SOSYAL DEMOKRATLARIN VE SOSYALİSTLERİN İNSANLIK GÖREVİDİR
Sayın milletvekillerim; Gazze'de dört günlük ateşkes dün sona erdi, sonra 2 günlük bir uzatma geldi. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak kalıcı ateşkes istiyoruz. Geçen hafta Bosna Hersek'teydim 24'ünde ve 25'inde. Bilge Kral Aliye Izzetbegoviç'in ebedi istirahatgahını ziyaret ettik. Sadece onu değil, bin 600 bebeğin yattığı kabristanı, savaşta sokakların köşe başlarında vurulup her toprağa defnedilenlerin kabristanlarını ziyaret ettik, hepiniz adına dua ettik, saygı duruşunda bulunduk, çelenklerimizi sunduk. Hem o acıyı yeniden paylaştık, hem de Bosna Hersek'in Devlet Günü'nde onlarla birlikte olmanın onurunu yaşadık. Sayın Başbakana, Sayın Cumhurbaşkanı Konseyi üyesine, Mart ayından sonra Cumhurbaşkanlığı görevini üstlenecek olan Boşnak Cumhurbaşkanımıza, bizi kabul eden Sosyal Demokrat Partinin değerli yöneticilerine, kıymetli büyükelçimize, bizi konuk eden herkese çok teşekkür ediyoruz.
Aliye Izzetbegoviç'in bir sözünü, bir kez de buradan tekrar etmek istiyorum. Diyor ki; “Unutulan katliamlar tekrarlanır.” Onun için 11 Temmuz'da orada olmak, onun için devlet günlerinde oralarda olmak, katliamları hatırlatmak lazım. Biliyorsunuz o katliam yaşanırken, gittiğimde görüştüğüm herkes, her siyasi görüşten insanlar Bosna Hersek'te bana iki isimden bahsediyorlar. Bir tanesi Hikmet Çetin, unutamayız diyorlar. Dönemin siyasetçileri, dönemin başbakanı, kurucu Genelkurmay Başkanı, bugünküler... Hikmet Çetin Dışişleri Bakanı, CHP durması gereken yerde duruyor, Türkiye durması gereken yerde duruyor ama özellikle batı dünyası durması gereken yerde durmuyor, maalesef susuyor ve 1992-1995 arası o büyük mezalimde Genel Başkanımız Deniz Baykal kalkıyor Bosna Hersek'e gidiyor dünyanın dikkatini oraya çekmek için. Biz konuşuyoruz, biz doğru yerde duruyoruz ama dünyadaki gelişmiş ülkeler susuyorlar. Unutuyorlarsa eğer o katliamı, 95'ten sonra savaş suçu saydılar, kınadılar, ağladılar ama nafile; 1600 bebeğin defnine engel olamadılar, orada sorumlulukları var.
Şimdi aynı şeyler Filistin'de yaşanıyor. Yine CHP doğru yerde duruyor, yine Türkiye doğru yerde duruyor ama yine o gün susanlar bugün susmaya devam ediyorlar. Geçtiğimiz hafta bu çağrıyı Bosna Hersek'ten yaptım. Geçtiğimiz hafta 120 siyasi akrabamıza, Sosyalist Enternasyonal üyesi hepimiz adına bir mektup yazdım, imzaladım, yolladım. Bunların içinde 12 tanesi hükümet başkanıdır, cumhurbaşkanı ya da başbakan yönetim sistemine göre; çok sayıda bakan, ana muhalefet lideri, muhalefet lideri vardır. Onlara söylediğim şudur: Solculara, sosyalistlere, sosyal demokratlara akan kana susmak, mezalime ses çıkarmamak, soykırıma varacak suçlarda suçlu güçlü diye sessiz kalmamak yaraşır dedim, haklının yanında olmakla ilgili sorumluluğumuzu hatırlattım ve dedim ki: Cumhuriyet Halk Partisi olarak Doğu Kudüs'ün 1967 sınırlarında Filistin devletine sahip çıkmaya, akan kanı durdurmaya, İsrail'in ortaya koyduğu sivillere karşı ayrım gözetmeksizin şiddete dur demeye sizi davet ediyoruz dedik.
Buradan bir kez daha dünyadaki bütün siyasi akrabalarımıza çağrımızdır: Filistin'deki zulmü durdurmak bütün solcuların, bütün demokratların, bütün sosyal demokratların ve sosyalistlerin insanlık görevidir. Bu konuda hepinizi bir kez daha Türkiye'den davet ediyoruz.
Bir davetimi de geçtiğimiz hafta yaptım, Erdoğan'dan bir cevap gelmedi. Ben ilgili arkadaşlarımıza söyledim, gerekli girişimleri yapıyorlar; ben Filistin'e gitmek ve orada hem insani yardımların ulaşmasına eşlik etmek hem de bu büyük katliamı dünyaya duyurmak için gerekli başvuruları yaptım. Gerekli temasları yapıyoruz ama burada esas görev Erdoğan'a düşüyor. Türkiye'deki bütün siyasi partilerin genel başkanlarını alarak -Mısır'la herhalde bu teması yaptığında Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni geri çevirecek durumları yok- bizim mutlaka sınır kapısına gitmemiz, oradan geçmemiz ve hani hep çok millisiniz, çok yerlisiniz ya, Türkiye'deki tüm siyasi partilerin genel başkanlarıyla kol kola gidip orada duruşumuzu göstermemiz lazım.
Erdoğan, çağrım sanadır! Tek başına giderek orada bir şey yapmak yerine bütün siyasi parti liderlerinin gücünü, Türkiye'nin iradesini orada ortaya koymaya seni davet ediyorum. Bu konuda cevap bekliyorum.
ERDOĞAN DEVLETTE BİR KRİZ ÇIKARTIP ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNE ZEMİN ARIYOR, O KONUDAKİ TUTUMUMUZU ÇOK NET SÖYLEDİK
Değerli arkadaşlar; ayakta dinleyen çok, çok yormak istemem, hızlı hızlı bir kaç konuya değinip toparlamak isterim. Adalet nöbeti tutuyoruz. Niye? Ülkemiz bir anayasa krizinin içine sokuldu. Geçmişini anlatmayacağım ama sonradan anlaşıldı ki anayasaya karşı darbe girişiminin başında Recep Tayyip Erdoğan var, Yargıtay 3. Ceza Dairesi'ni taşeron olarak kullanmış, devlette bir kriz çıkartıp anayasa değişikliğine zemin arıyor. O konudaki tutumumuzu çok net söyledik; biz bu oyuna gelmeyeceğimizi ancak sivil, demokratik, kadını gören, engellileri gören, gençleri gören, doğayı, çevreyi gören gerçek bir sivil anayasa, yüzde 95-96 oy alacak bir sivil anayasa için; anayasayı güçlendiren, Anayasa Mahkemesi'ni güçlendiren, eşitlik temelinde hiç kimse dışlamadan oturur konuşuruz. Ama AK Parti-MHP'nin baş başa verip, mutfaklarında pişirdikleri yemeği burnumuza duyarlarsa biz orada yokuz. Biz sizinle çıkardığınız kriz üzerinden kendiniz için yeni anayasa değişikliklerine yaklaşmayız diye söyledim.
Bu anayasaya karşı darbe girişiminde -9 Kasım günüydü- koştuk, salona geldik, 2,5 saat bir kapalı oturum gerçekleştirdik, herkes görüşünü söyledi ve oybirliğiyle, mutabakatla adalet nöbeti tutmaya, adalet oturumuna geçmeye karar verdik. 9 Kasım gününden bugüne orada aralıksız olarak bu nöbet tutuldu. 30 Kasım Perşembe günü Meclis çalışmalarını bitirdiğimizde ertesi gün, cuma günü Antalya'daki 3 günlük çalışma kampına gideceğiz. O kampa tam kadro gideceğiz. 30 Kasım Perşembe akşamı 21'inci gününde, 500'üncü saatinde Cumhuriyet Halk Partisi anayasaya sahip çıkmak için adalet oturumunu burada sonlandıracak. Yine hep beraber kapalı bir oturumda bundan sonra bu eylemleri nasıl çoğaltacağımızı, nasıl kitleselleştireceğimizi, bu davayı nasıl takip edeceğimizi konuşup, daha sonra o kararı yine benim ağzımdan bütün Türkiye duyacak. 500 saat boyunca gözünü kırpmadan adalete ve anayasaya sahip çıkan grubumuza teşekkür ediyorum, onlarla ayrı ayrı gurur duyuyorum.
BÜTÜN EMEKLİLERİ AK PARTİ İLE MHP'NİN TAVRINI İZLEMEYE DAVET EDİYORUM
Emekliler açlıkla sınanıyor. 7 bin 500 lira en düşük emekli maaşı. Bunun mutlaka asgari ücrete çıkarılması lazım. Plan Bütçe Komisyonundaki arkadaşlarımıza gerekli talimatı verdik, hazırlıklarını yaptılar. Plan Bütçe Komisyonu bugün, en düşük emekli maaşının asgari ücrete çıkarılmasına ilişkin önergemizi oylayacak. O eller kalktığında göreceğiz; orada Cumhuriyet Halk Partisi Grubu Plan Bütçe Grubu emekliden yana oy kullanacak, en düşük emekli maaşı asgari ücret olsun diye kullanacak. Bakalım göreceğiz, kim emekliyi seçime kadar, sandığa kadar, seçim günkü pazara kadar düşünüyor, kim emekliye hayata geldiği günden itibaren onurlu bir yaşamı savunup, eninde sonunda hak vaki olana kadar emekliye sahip çıkıyor. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu bunu bugün bir kez daha gösterecek. Bütün emeklileri AK Parti ile MHP'nin tavrını izlemeye davet ediyorum.
Aslında bu iyileştirmenin sözünü sandığın olduğu pazara kadar vermişlerdi. Sonra döndürdüler iyileştirme yapacağız, sonra bayram ikramiyesi vereceğiz; en son bir kereye mahsus 29 Ekim'i takip eden hafta başlayan -onu bile yetiştiremediler- 5 bin lira verdiler. Bu 5 bin lirayı çalışan emeklilere vermediler. Grubumuz, grup başkanvekillerimiz hızla bir hazırlık yaptılar, Anayasa Mahkemesi'ne gittik. ÇKS'ye kayıtlı çiftçilere vermediler, onu hep beraber dile getirdik. Tepkiler yükselince, CHP sesi duyulunca şimdi bir kereye mahsus o işi herkese verecekler. Yine grubumuz, Plan Bütçe Komisyonumuz 5 bin TL'nin bir kere değil, her ay verilmesi ve kök ücrete eklenmesi için önergesini verecek. Bütün emeklileri plan bütçede AK Parti ile MHP'yi takip etmeye davet ediyorum.
YENİDEN DEĞERLEME ORANINDA İNDİRİM YAPMAK ENFLASYON HEDEFİNİN GEREĞİDİR, MUTLAKA BU İNDİRİMİ BEKLİYORUZ
Erdoğan'a bir çağrım daha var: Şimdi devlet insanı olmak kolay bir iş değil. Bir kere tutarlı olacaksın, sözünü yerine getirmekte kararlı olacaksın, herkese verdiğin akla önce kendin uyacaksın. Diyorsun ki: "2024 enflasyon tahminimiz yüzde 36. Herkes hesabını buna göre yapsın, bunun üzerinde zam yapan, bunun üzerinde bir şey yapan karşısında beni bulur." Şimdi yeniden değerleme oranı çıktı, oran yüzde 58,5... Motorlu Taşıtlar Vergisinden tutun, bütün vergi ve harçlar da yüzde 58,5 zam geliyor ama Recep Tayyip Erdoğan'ın bunu yüzde 50 arttırma, yüzde 50 azaltma yetkisi var. Yüzde 50 azalırsa yüzde 29'a düşer, o da yüzde 36'lık enflasyon hedefi ile uyumludur. Yok yüzde 58,5 uygularsa herkesi kandırdığını, enflasyon hedefinin gerçekçi olmadığını ve kimsenin kendisine kanıp da 36’ya göre hesap yapmamasını söyler ki, bu bir ekonomi yönetimi açısından olabilecek en mahsurlu davranıştır. Gözümüz üzerinde, her gece 12'de ilan edilecek olan, yayınlanacak olan Resmi Gazeteyi takip ediyoruz. Yüzde 50 oranında bu indirimi yapmak enflasyon hedefinin gereğidir, mutlaka bu indirimi bekliyoruz. Yapmazsan el aleme verir talkını, kendi yutar salkımı olacak. Bütün Türkiye'ye seni anlatacağız, bütün Türkiye'ye...
2 BİN LİRAYI 7 BİN 500 YAPANA, 3 KAT ZAM YAPANA SORUYORDU YA; ŞİMDİ ERDOĞAN'A SORUYORUM: SENDE VİCDAN VAR MI KARDEŞİM?
Bir yandan AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan şöyle bir şey demiş: "Bir baktım 2 bin 500 kirayı 7 bin 500 lira yapıyorlar, sende vicdan var mı diye sordum. Kanun var, yüzde 25'i aşamazsın, 1'e 3 arttırmış" diyor, bağırıyor, çağırıyor. Çok değerli vatandaşlarımız, Erdoğan'a soruyorum: Vakıflar Genel Müdürlüğü -Türkiye'nin dört bir yanından haberler geliyor, net söylüyorum- Hatay Arsuz'da Kuğupark'taki konutlar -Hatay-Arsuz, bir de deprem geçirmiş insanlar- 2 bin liradan 1 Ocak itibariyle 18 bin liraya çıkararak 9 kat zam yapıyor. 2 bin lirayı 7 bin 500 yapana, 3 kat zam yapana soruyordu ya; şimdi Erdoğan'a soruyorum: Sende vicdan var mı kardeşim? Sen de vicdan var mı?
BU ÜLKEDE İKTİDAR YANLILARI EŞİTTİR, MUHALİFLERE DÜŞMAN HUKUKU UYGULADIĞINIZ İÇİN MUHALİFLER DAHA AZ EŞİTTİR KARDEŞİM!
Geçtiğimiz günlerde bugünkü iktidarın, Cumhur İttifakı'nın Kürt vatandaşlarımıza, Kürtlere bakışını anlatırken şöyle bir cümle kurdum: “Türkiye'de bu dönemde herkes eşittir ama Kürtler daha az eşittir.” Bunun üzerine pek çok tezvirat, bir acayip kıyamet... Herkes Kürtlerin nasıl eşit vatandaş olduğunu anlatmaya girişti iktidar cephesinde ve öyle şeyler söylüyorlar ki bugün Devlet Bey de grup toplantısında çıkmış bir takım şeyler söylemiş ve bu ifadeyi eleştirmiş. Diyor ki: "Kürtlerden Başbakan olmadı mı geçmişte, Kürtlerden cumhurbaşkanı olmadı mı?" Nerdeyse şey diyecek; benim Kürt komşularım var, aram çok iyi. Bunları bırakacaksınız...
Benim dediğim şu, şunu söylüyorum: Devlet Bey, benim memleketim Manisa'da Manisalı hemşerilerimiz sandığa gidip oy verip MHP'li bir belediye başkanı seçebiliyorlar, mazbatasını alıyor, görevini yapıyor. Sizin memleketiniz Osmaniye'de geçmişte AK Partili seçtiler, görev yaptı. MHP'deydi, ittifakta MHP'liyi seçtiler, yaptı. Çünkü Osmaniyeliler de Manisalılar gibi eşit yurttaş. Rize'de Tayyip Bey'in hemşerileri istediği belediye başkanını seçebiliyor ama Diyarbakır'da, Batman'da, Van'da, Mardin'de, toplam 54 merkezde Kürtler belediye başkanı seçiyor ama o belediyelere siz kayyum atıyorsunuz. Manisalılar, Osmaniyeliler, Rizeliler eşittir, sizin bu uygulamalarınız yüzünden Kürtler Türkiye'de daha az eşittir kardeşim. Tekrar ediyorum, daha az eşittir.
Devlet Bey; sizin, benim ibadethanem camiler ibadethane kabul ediliyor ama Alevilerin ibadethanesi cemevleri ibadethane kabul edilmiyor. Evet haklısınız, Sünniler eşittir ama bu uygulama yüzünden ve uğradıkları bir çok ayrımcılık yüzünden Aleviler bu memlekette daha az eşittir kardeşim.
Yarın verin bir talimat Ülkü Ocakları Taksim'e çıkar, Tayyip Bey isterse Osmanlı Ocakları çıkar; 1 Mayıs olur sendikalar Taksim'e çıkamaz, 8 Mart olur kadınlar Taksim'e çıkamaz, evladını arayan Cumartesi Anneleri Taksim'e çıkamaz, muhalif gazeteciler haber yazarlar çıkamazlar. Bu ülkede iktidar yanlıları eşittir, muhaliflere düşman hukuku uyguladığınız için muhalifler daha az eşittir kardeşim, bunu söylüyorum.
SOYUMUZ ATATÜRK'ÜN DOĞDUĞU SELANİK'TE, MAKEDONYA'DADIR; SOYUMU SOPUMU SORANLARA BİLDİRİLİR!
Başka bir tarafı daha var işin, söylesen olmaz söylemesen olmaz. Devlet Bey ilk gün nazik bir telefon açmıştı sağ olsun. Ben de kendisine teşekkür ettim. Geçen hafta eleştirdi, ben dedim siyasette o düzeye ulaşmayacağız. Bugünkü konuşmasında birçok hakaret var ama benim cümlelerimi söyleyip diyor ki: "Bu soysuz iddia tümüyle bühtandır.” Devlet Bey, ben de biliyorum, siz de biliyorsunuz o metin yazarı kimdir, o ekipte kimler vardır? O arkadaşları Sinan Ateş'in ailesi de çok iyi biliyor ama bu soysuz iddia lafı -hani Türkçeye çok saygılıyız ya- iddia soysuz olmaz; iddia asılsız olur, gerçek dışı olur, abartılı olur, soysuz olmaz. O arkadaşlar diyecek de diyemiyorsa, anlaşılan bana soysuz demeye kalkıyorlar. Vallahi soysuz diyorlarsa, Özgür Özel'in soyunu sopunu arıyorlarsa; Devlet Bey, pek çok akrabam burada, soyumuz Selanik'tedir. Ayıptır söylemesi babamın babası üzerinden 1880 doğumlu soyumuz Üsküp'tedir. Babaannem Kırçova'da doğmuş, soyumuz bir Kırçova'dadır. Annemin babası Agah Menemenlioğlu Osmanlı'nın ilk defterdarlık memuru; babası Hüseyin Menemenlizade Osmanlı'nın son defterdarı. 6 kuşak Manisalılar, ten rengim onlardandır. Görevleri hep defterdarlıktır. Siz devlete önem verirsiniz, adınız Devlet. Mezar taşında devletin kavuğu vardır dedemin, her seferinde övünürdüm, anneannem derdi "nazar değdireceksin, kıracaklar büyük dedenin mezar taşını." Soyumuz Osmanlı'ya hizmet eden devlet adamlarıyla Atatürk'ün doğduğu Selanik'te, Makedonya'dadır. Soyumu sopumu soranlara bildirilir!
Burada bir şey yapacağım; ben Devlet Bey'e bu cümleyi yakıştıramam. Çünkü Tayyip Bey ona "zürriyetsiz" dediğinde -o da soysuz demek- niye dedi biliyor musunuz? Sırf Devlet Bey'in çocuğu yok diye dedi, çok ayıplamıştım ve çok kınamıştım. Bugün o lafı söyleyen Tayyip Bey'le Devlet Bey'in ilişkilerine ben bir şey söylemem ama bu lafı Devlet Bey bana etmedi kabul ediyorum. Devlet Bey'in bu cümleyi yazan o metin yazarını da, Devlet Bey'in vicdanına ve ahlakına havale ediyorum.
SON İKİ HAFTADA PARTİMİZE 7 BİN 900 YENİ KAYIT VAR
İl başkanlarımızla Pazar günü buluştum, muhteşem bir toplantı yaptılar, 3 günlük çok iyi bir hazırlık. Bundan sonra il başkanlarımızı Ankara dışında Sivas'ta, Erzurum'da, İzmir'de, Antalya'da, Rize'de, pek çok yerde, Malatya'da, Adıyaman'da, Kayseri'de toplamaya devam edeceğiz. Çok önemli, çok önemli bir toplantı yaptık. İl başkanlarımız motive, örgütümüz motive. Ve o gün başka bir rakam vermiştim, bugün rakam daha iyileşti. 14 Mayıs'tan beri saklımız gizlimiz yok üye kaybediyorduk ince ince. Diyorduk ki bir duygusal kopuş var, buna engel olmak lazım. Bin 200 seçilmiş delegemiz, doğal delegelerimiz partinin o kötü gidişatına, o duygusal kopuşa müdahale ettiler. Görevi devraldığımız hafta yarımdı, kaçış durmuştu, iki haftadır sayılar artıyor. Son iki haftada partimize 7 bin 900 yeni kayıt var ama müjde şu: Yüzde 88,5'u 30 yaş altındaki genç kadınlar ve genç erkekler.
BÜTÜN GENÇLERİ ATATÜRK'ÜN PARTİSİNE BEKLİYORUZ
O yüzden bir üye kampanyası başlatıyoruz. Hani dedim ya, ‘baba evidir Cumhuriyet Halk Partisi’, kapıları ardına kadar açıyoruz. Bundan sonraki süreçte özellikle -zaten koşup geliyorlar- bütün gençleri kol kola, koşa koşa Atatürk'ün partisine bekliyoruz. Bundan sonra emekçileri, işçileri, çiftçileri, esnafları, memurları, plazalarda emeği sömürülenleri, beyaz yakalıyı, griyi yakalıyı, mavi yakalıyı, ezileni, kendini öteki hissedeni; kendini sahipsiz görüp birileri bu ülkenin, bu devletin sahibi gibi davranıyor diye içi ezilenleri hep birlikte buraya, Cumhuriyet Halk Partisi'ne, Atatürk'ün partisine, baba ocağına davet ediyorum. Tapusu ne bende ne kimsede, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tedir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Coşkuyu yükseltin, işte böyle ayağa kalkın ki Türkiye ayağa kalksın. Sizi seviyorum, size inanıyorum, size güveniyorum. Sağ olun, var olun.