Hem de ne satın alma. Esenyurt’a kayyum atanması ile başarılamayan CHP’yi içeriden parçalama stratejisi bu kez de Kılıçdaroğlu’na açılan dava ile sahneye kondu. Ama Kılıçdaroğlu, CHP’nin içine atılan pimi çekilmiş el bombasını iadeli taahhütlü olarak Beştepe’ye gerisin geri gönderdi.
AKP’nin ne normalleşme politikası ne Esenyurt ne de Kılıçdaroğlu’na karşı başlatılan yargı darbesi bir işe yaramadı. Nakıs teşebbüs olarak kaldı. Kılıçdaroğlu’nun “Safları sıklaştıralım” çağrısı hem partisinde hem de toplumda karşılık buldu ve Ankara Adliyesi’nin önü miting meydanına döndü. Sizin anlayacağınız bu dava, başlarına bela oldu. Erdoğan deyim yerindeyse belayı adeta satın aldı.
CHP’nin başta genel başkanı Özgür Özel, MYK üyeleri, PM üyeleri, grup başkanvekilleri, 11 büyük belediye başkanı, eski milletvekilleri ve belediye başkanları, Türkiye’nin dört bir yanından gelen partililer Saray’a “Saflarımızı sıklaştırdık” mesajını güçlü bir şekilde iletmiş oldu.
Adliye önünde sadece CHP’liler yoktu. Ülkücü, merkez sağcı ve mütedeyyin kitlelerden tanınmış isimler de Kılıçdaroğlu’na destek, Saray’a meydan okumak için kol kola girerek saftaki yerlerini almışlardı. Demek ki Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un “Siyaset yapanlar örnek alırsa onların sonu da bu eski genel başkan gibi olur. Siyasetçilerimiz için ibret vesikasıdır” sözleri de bir işe yaramamış. Ters etki yaratmış.
Oysa Saray’ın beklediği tablo; CHP’den Kılıçdaroğlu’na yandaş bir avuç milletvekili ile partili duruşmaya gelecek, Kılıçdaroğlu ve onunla yürüyenler ile diğerleri ayrışacak, erken bir hesaplaşma yaşanacaktı.
Ama bu hamleyi önce, “Safları sıklaştıralım” çağrısı yapan Kılıçdaroğlu, ardından “Yanındayım” mesajı veren Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve ardından da CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile genel merkez yönetimi boşa çıkardı.
SİZ KİMİN ASKERİSİNİZ?
İktidarın elinde patlayan bir bomba da Mustafa Kemal’e bağlılıklarını sunduğu için ihraçları istenen teğmenler meselesi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e hem de diploma töreninin bitmesinden ve protokolün alandan ayrılmasından sonra ikinci kez bağlılık andı içen teğmenleri disiplinsizlik suçu ile topun ağzına koydular.
Aslında ilk bir hafta iktidar kanadından tepki gelmedi. Ancak bir hafta sonra ne olduysa Bahçeli bir anda iyi saatte olsunlar, “Siz kime kılıç çatıyorsunuz?” diye gürleyince Erdoğan da İmam Hatip Mezunları Derneği toplantısında ona eşlik etti.
Kamuoyundan tepki gelince “Biz Mustafa Kemal’in askerleriyiz sözlerine değil, alternatif ant içme töreni yaptıkları için ceza veriyoruz” diye yaptıkları açıklamalar milleti salak yerine koymaktır.
“Ayyaş” dediğiniz Mustafa Kemal’in ordusunu, FETÖ ve ABD ile birlikte yaptığınız onca kumpasa, ihraçlara, onlardan boşalan yerlere SADAT’ın ve tarikatların kontenjanları ile doldurmanıza rağmen yeteri kadar dönüştüremediğini görmenin öfkesinin tezahüründen başka bir şey değil yaptığınız.
Çünkü Atatürk’le geçmişten kalan bir hesaplaşmanız var. Safınız zaten çeşitli vesilelerle belli ettiniz. “Keşke Yunan galip gelseydi” diyen fesli Kadir’in, işbirlikçi Hilafet Ordusu’nun yanıdır sizin safınız. O nedenle kimin askeri olduğunuz malum. Ama Harbiye’de yetişen teğmenlerin kurucusuna karşı bağlılık yemini etmesini de bir zahmet hazmedin artık.