Gece rüyasında beni görüyor

Okunma Sayısı: 10027    |    Haber Tarihi: 29.01.2021


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gazete ve haber sitelerinin Ankara temsilcileriyle genel merkezde yaptığı toplantıda çarpıcı açıklamalarda bulundu...

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, gazete ve haber sitelerinin Ankara temsilcileriyle genel merkezde yaptığı toplantıda çarpıcı açıklamalarda bulundu.


Ekonomiden Boğaziçi Üniversitesindeki polis müdahalesine, erken seçimden Millet İttifakına kadar birçok konuda açıklamalar yapan CHP liderinin en dikkat çeken ifadeleri ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik oldu.


“Geceleri beni rüyasında görüyor” diyen Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın ekonomi politikaları sonucunda “Türkiye’nin Londra’daki tefecilere mahkum edildiğini” söyledi. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) bu kapsamda gerçek enflasyon rakamlarını vermediğini dile getiren CHP lideri, kurumu, “Tayyip’i Üzmeyen İstatistik Kurumu” olarak nitelendirdi.


TÜİK’in belli mağazalara önceden haber vererek ölçüm elemanlarını gönderdiğini söyleyen CHP Genel Başkanı, halk yoksulluk içindeyken devlette 5 maaş alan bürokratlar olduğu iddiasını tekrarlayarak “Devleti arpalığa çevirdiler” dedi.


Cumhurbaşkanlığına aday olacağı yönündeki iddialara da değinen Kılıçdaroğlu, “Herhangi bir kişisel kariyer peşinde değilim” yanıtı verdi.


Koronavirüs aşısını da değerlendiren CHP lideri, “5 maskeyi dağıtamayanlar önümüze bir aşı takvimi de getiremiyor” dedi. Kılıçdaroğlu, doktorların tavsiye etmesi halinde aşıyı da vurulacağını söyledi.



Millet İttifakı’ndan ayrılacağı iddia edilen Demokrat Parti ile ilgili konuşan Kemal Kılıçdaroğlu, “Demokrat Parti Genel Başkanıyla üç gün önce yemekte buluştuk. Çıkan haberler asparagas arkadaşlar” ifadelerini kullandı.


HDP ile ilgili soruları da yanıtlayan CHP lideri, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “HDP kapatılsın” teklifi ve AKP’nin reddetmesiyle ilgili de “Bu AKP ve MHP arasındaki bir sorun. Parti kapatmak ülkemizde son kalan demokrasi kırıntılarını da yok eder” ifadelerini kullandı.



 

Yaklaşık 2 saat süren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:


Ekonomide aldıkları kararlar, taban tabana ters. Bir dönem geliyor ‘faizi düşürelim’, bir dönem geliyor ‘faizi artıralım.’ Ekonomiyi neden dövizle faiz arasındaki eksene oturttular? Bu ülkenin büyümeye ihtiyacı yok mu? Öğretime ihtiyacı yok mu? Bunlar unutulan kavramlar. İşsizlik yakıyor. Torpili olan iş buluyor torpili olmayan isterse KPSS’de 100 alsın eleniyor, devlet liyakat üzerine inşa edilmez mi? Liyakat kavramını hangi gerekçe ile unuttuk? Tüm bunlar, 2021’de önümüzdeki sorunlar. Sorunları devraldık, ‘artık yeter’ diyoruz. Çözüm üretim. 18 yılda Türkiye Londra’daki beş tefeciye mahkûm hala geldi, Erdoğan bu soruma asla cevap veremiyor, 18 yıldır yönetiyorsun 82 milyon insanı hangi gerekçe ile Londra’daki tefeciye mahkûm ettin? Neden dünyanın en yüksek faizini ödüyoruz? Tüm bunların tartışılması lazım. Tüm bu işler halktan yana mı yoksa tefeciden yana mı davranacaklar? Halktan yana yönetselerdi tefecilerin kucağına oturmazlardı.



 

(Darbe tartışmaları) 20 Temmuz’dan sonra Türkiye bir sivil darbenin içindedir. Biz hiçbir darbeyi savunmadık.  Demokrasinin bu noktaya gelmesinin temelinde darbeler vardır. Biz hem askeri hem de sivil darbelere karşıyız.12 Eylül’de Kenan Evren ve arkadaşları ne yaptıysa 20 Temmuz’dan sonra benzerini bunlar yaptı. OHAL koşullarında darbe süreci sürüyor. Bugün Erdoğan’ı eleştirme cesaretini kaç kişi gösterebiliyor? Kenan Evren ile kıyaslayınca paralelliği görürüsünüz. O dönem de parlamento askıya alınmış göstermelik parlamento vardı, şimdi de o var. Biz her iki darbeye karşıyız.



 

(Boğaziçi yerleşkesinde kelepçe takılması ve CHP’nin akademik özerklik konusunda projeleri) Türkiye bir sivil darbenin içinde. YÖK kimin zamanında kuruldu? 12 Eylül darbecilerin yaptığı yasal düzenlemelerin hepsi hala yürürlükte. O dönem üniversiteye nasıl atanırsa hala öyle atanıyor. Erdoğan istediğini atıyor. Tek koşulu var partili olması lazım. Tek görevi Erdoğan ve arkadaşlarını alkışlamak. Akademik özerklik çok önemli. Bilim üretilen yerlerde, her türlü düşüncenin özgürce tartışıldığı yerde akademik özerklik vardır. Bildiri yüzünden akademisyenler atılıyorsa geçmişteki darbenin bir benzerinin yaşandığını gösterir. Bir üniversitenin bilimsel, yönetsel, mali özerkliğinin olması lazım. Bunun dışındaki yerlere üniversite demek çok zor. Kelepçe takılması için darbe döneminin daha güzel fotoğrafı olabilir mi? Üniversitenin kapısına kelepçe vuruyorsunuz.



 

(Ömer Çelik’in Boğaziçi Üniversitesine rektör atamasına ilişkin protestolarda CHP’yi eleştirmesi) Erdoğan ilk iktidara geldiğinde üniversite rektörleri nasıl seçiliyordu? Üniversiteler tarafından. 3 aday aldıkları oya göre öne çıkıyor ve genellikle en çok oy alan seçiliyordu. 20 Temmuz’dan sonra bir kişi yetkili kılındı. Bu durum 12 Eylül darbesi ile aynı. Ben bir fark göremiyorum. Dolayısıyla 12 Eylül darbesi ile 20 Temmuz darbesi arasında bu açıdan bir fark yok.


(En düşük emekli maaşının asgari ücretin altında kalması) 18 yılın sonunda Türkiye, ekonomik buhranla karşı karşıya. Türkiye öyle bir noktaya geldi ki borcun faizini ödemek için de borçlanmak zorunda. Peki, bu borçların ödenmesini hangi toplumsal sınıflar üstlenecek? Memura, işçiye, emekliye hak ettiği paralar verilmiyor. Milyonlarca da işsizimiz var. Toplumun üreten kesimi fatura ödemek zorunda kalıyor. AK Parti’nin siyasi tercihi böyle. Geniş kitleler buna karşı çıkıyorsa oylarını ve tercihleri değiştirmek zorunda. AK Parti, TÜİK’e talimat veriliyor. Merkez Bankası başkanını ‘benim dediğimi yapmadı’ diye görevden alıyorsanız, onu da alacaksınız. Bilim insanlarının açıkladığı rakamla sokaktaki vatandaşın rakamı aynı, TÜİK’inkiler farklı.



 

(Fikri Sağlar’ın CHP’ye yönelik eleştirileri) Gereksiz bir tartışma, herhangi bir değerlendirmem de yok. Gündemde olmayan bir tartışmayı gündeme getirmenin de hiçbir mantığı yok.


(Cumhurbaşkanlığı seçimleri için muhalefetin adayı) Kendimizi bir kişiye kilitlersek yanlış yapmış oluruz. O şu demek oluyor. ‘Devleti bir kişi yönetecek.’ Bu algı yaratılmaya çalışılıyor, tehlikeli bir algı. ‘Bir kişi gelecek bizi kurtaracak’, biz Ortaçağ’da mıyız? Bizi kurtaracak olan akıl, erdem, istişaredir. Bir felsefe kurtaracak, bir kişi değil. Birlikte, beraber çözüm. Beraber yapacağız bunu.


(SMA hastası için başlatılan kampanyaya iktidar kanadının tavrı) Umut her zaman değerlidir, umudun önüne para konulamaz. Karşı çıkanlar, kendi çocukları aynı pozisyonda olsalardı karşı çıkarlar mıydı? O beyler o annelerin dramını biliyorlar mı? Para her şey değildir. Her şey insan için yapılmıştır. Acı olan bunun hekim tarafından dillendirilmesidir.


 (Parlamenter sisteme dair bir çalışma ortaya konulacak mı) Çalışmamız var. Ön çalışmalar yapılıyor. Sadece biz yapmıyoruz. Gelecek Partisi de yaptı. Millet İttifakı’nı oluşturan diğer partiler de yapıyor. Bu çalışmalar bir olgunluğa oluştuğu zaman,ittifakı oluşturan partiler belki bir ortak metin çıkarılabilirse Türkiye’nin önüne güzel bir çalışma konulmuş olacak.


(Parlamenter sistem ile ilgili çalışmalar için HDP ile temas) Bütün siyasi partiler bizim için değerlidir. Her siyasi parti, bu çalışmayı gönderirse teşekkür ederiz. AK Parti’de böyle bir şey yaparsa teşekkür ederiz. Güçlendirilmiş parlamenter sistem, Türkiye’nin büyümesi açısından, siyaset kurumunun halka hesap vermesi açısından çok önemli. HDP böyle bir çalışma yapıyor mu bilmiyorum.


(Yeni dönemde ittifakın genişlemesi tartışmaları) Onu bilemiyorum. Ben Millet İttifakı sözcüsü değilim. Bütün genel başkanlar eşit düzeyde. Bir araya gelir, belirli konularda karar veririz.


(Seçimler için CHP’nin yol haritası) ‘Güçlendirilmiş parlamenter sistem’ diyorsak, neyi kast ettiğimizi önümüzdeki günlerde her partinin genel başkanı kamuoyuyla paylaşacak. Sayın Akşener, ilk grup toplantısında kendi görüşlerini ifade edecek. İttifak içinde olmamakla beraber Sayın Davutoğlu, kamuoyuyla paylaştılar. ‘Güçlendirilmiş parlamenter sistemden hemen oturalım, ertesi gün sonuçlandıralım’ değil. Olgunlaştırarak yapmamız lazım. Bir ittifak bunu yapacak. Bizim gösterdiğimiz özeni, diğer siyasi partiler de gösteriyorlar. Belirli olgunluğa oluşturduktan sonra kamuoyuyla paylaşırlar. Burada önemli olan niyettir. Pek çok şeyden ödün verdiğimizi, Türkiye’yi bu karanlık tablodan çıkarmanın yolu da güçlü parlamento olması.  Darbe hukukundan arınmış bir ülke olmak zorunda Türkiye. Türkiye Varlık Fonu’nun denetim raporu pandemi dolayısıyla gelmemiş. Sanki stadyumda hazırlıyorlar bu raporu? Aklın alacağı bir şey mi? Deyin ki ‘denetim kurulu hastalandı’, biz de tamam diyelim. Yalanlardan siyaset kurumunun kaçınması lazım.


(Merkez Bankası ve enflasyon rakamları) Enflasyon önümüzdeki dönem artacak. Görünen o. İşsizler ordusuna baktığımız zaman tüketimde de bir düşme bekliyorum. Gerçek rakamların açıklanmadığı bir ortamda siyasi iktidarın söylemlerine paralel açıklamalar inandırıcı değil. İstatistik kurumu elamanlarını mağazalara gönderiyor, rakamları belirliyor. Bunlar bilinen bir gerçek ama aşılacak. Sağlıklı işleyen demokrasilerde Erdoğan’ın istifa etmesi gerekirdi. Merkez Bankası Başkanı’nı bile görevden aldı, onu görevden alıyorsun, yeni bir kişiyi getiriyorsun, faizler artıyor, sen yerinde kalıyorsun. İstifa edebilir mi? Edemez. Merkez Bankası’nın faizi Londra’da tefecilerin galip geldiği gösteriyor.


(CHP’nin iktidara geleceğini görüyor) Erdoğan, istediği kadar saldırsın… Kendisinden sonra CHP’nin iktidara geldiğini görüyor. CHP’den korkuyor. İsraf ile nasıl mücadele edilir, yoksulluk ile nasıl mücadele edilir, verginin her kuruşunun hesabı nasıl vatandaşa verilir, bunları tüm dünya görecek. Partiye zarar veriyor mu? Bizim partimize zarar vermez. CHP bugün gerçek anlamda halkın partisidir. Erdoğan’ın dokunamadığı tüm kesimlere CHP dokunuyor. Taşeron işçilerin sorununu kim çözdü, biz çözdük. Asgari ücreti sen veremiyorsun, biz belediye olarak veriyoruz. CHP, artık 2021 yılının en güven veren partisidir. Söylediği her söz doğrudur. Sorunu çözme konusunda ortaya koyduğu görüş yüzde 100 doğrudur. Erdoğan, apartman görevlileri, kim bilir mi? Biz biliriz. Emeklinin durumunu bilir mi? Biz biliriz. Onlar devleti arpalığa çevirdiler. Mühendis, mimar işsiz, bunlar beş maaş alıyorlar. Nasıl beş maaş alıyorsun? Bu sorularımıza yanıt veriyor mu? Asla vermiyor.


(Cumhurbaşkanlığı’nın uçakları) Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Cumhurbaşkanlığının uçak sayısını açıkladı. 13 diyorduk, sekiz uçakmış. Biri Katar’ın bağışladığı uçak. Türkiye Cumhuriyeti gibi bir ülkenin Cumhurbaşkanı, armağan edilen uçağa binmez ama bunu da yaptılar.


(HDP kapatılma çağrısı nasıl değerlendirirsiniz) Bu AK Parti ve MHP’nin sorunu. Kapatılabilir mi? Kapatılabilir. Darbe dönemindeyiz. Her şey yapılabilir. Bunlar doğru mu? Hayır, demokrasimizi geriye götürür. Siyasi partilere her türlü eleştiriyi yaparsınız ama kapatma doğru değil.


(Erken seçim ekonomiye çözüm olur mu) En ivedi yapılması gereken şu, iktidar derhal Ekonomik Sosyal Konseyi toplayacak. Bu hiç olmadı. Sorunu yaşayana ‘hangi sorunları yaşadınız’ diye sormadığınız ortamda hangi akılla çözüm arıyorsunuz? En baştan çağrım oydu, en son 5 Şubat 2009’da toplandı, 2021’deyiz. Bütün sorunu damadın sırtına yıktı, damadın hiçbir sorunu yok ki. Damadı feda etti, yerine başka birisini bulacağız. Sorunu çözemezler. Çözme bilgileri, kapasiteleri, öngörüleri yok. Dünyayı okuyamıyorlar, gerçeği bilmiyorlar. Ekonominin, ‘e’sinden bile habersiz. Ekonomide memleketi ne hale getirdiğini hep birlikte görüyoruz.


(Sayıştay raporları geldi. Kamu kurumlarının son durumunu nasıl görüyorsunuz) Bütün kamu kurumları toparlanabilir. Kamuda nitelikle binlerce kişi var. O kişileri işin başına getireceğiz. Karşılaşılan sorunları nasıl çözeriz diye onların da görüşlerini alarak Türkiye, bütün sorunları aşabilir. Gel yatırım yap, yapmıyor, niçin? Yarın el koyarsa ne yapacak? Can ve mal güvenliğinin olmadığı bir yerde yatırım olmaz. Dolayısıyla böyle bir tabloyla karşı karşıyayız. Sayıştay’ın güçlenmesi daha objektif hale getirilmesi lazım. Artık AK Parti deyince aklımıza gelen ilk şey yolsuzluk. Sayıştay gerçek anlamda denetim yapabilmeli.


(Sizce seçim ne zaman olacak) Türkiye’de öngörüde bulunmak mümkün mü? Bugün faizleri düşürürüm deyip öbür gün yükselttiğinizde hangi öngörüden söz ediyorsunuz? Ortada öngörü olacak bir belge yok. Bir öngörüde bulunmak mümkün değil. Peki ne yapıyoruz? Yarın seçim olacakmış gibi çalışıyoruz. Bütün hazırlıklarımız var. Kimsenin en ufak bir endişesi olmasın. Türkiye’yi sarsacak güzel projelerimiz var, hazırlıklar yapılıyor ve kamuoyuna çıkacağız.


(Kadına şiddet) Kadın kolları, yaşam hak diye bir internet sitesi kurdu bir de telefon var. Bir kadın, yardım istediğinde kendisine hem avukat desteği hem de psikolojik destek verilir. Bir kadın, o telefonu açtığında doğrudan doğruya bir partili arkadaşımız çıkıyor. Arzu ederse avukat, arzu ederse psikolojik destek veriyoruz, bunu yapan başka bir parti yok. Kadına şiddet konusunda yasal düzenleme gelecekse desteği veririz ama bizim tekliflerimiz genelde reddedilir. Siz teklif verin, biz destek verelim önemli olan sonuç almak.


(Gazetecilerin çalışma şartlarının kötüleşmesi ve iktidar baskısı) 20 Temmuz sivil darbe içindeyiz. Özgür medyaya baskı var. Doğru habere iletişim engeli getiriliyor yargı kararıyla. Adam sahte diploma sahibi, mahkemede itiraf ediyor, siz kalkıyorsunuz bunu Meclis’te savunuyorsunuz ve bir de sahte diploma haberlerine erişim yasağı getiriyorsunuz. Kenan Evren’in aklına gelmemişti bu. Özgür medya, haberlerini baskılara rağmen yapacak. Bir ülkenin hapishanelerinde gazeteci varsa o ülkede demokrasi yoktur. Medya üç tür baskı altında. İlki doğrudan gazeteci üzerine. Tutuklanabilir tazminata mahkum edilebilir. İkincisi gazeteye ceza. BİK aracılığı ile. Sonuncusu da Maliye Bakanlığı aracılığı ile yapılıyor, gazete patronu cezalandırılıyor. Havuz medyası ise BİK aracılığı ile besleniyor. Gazetelerin tirajları yanlış. 300 bin tirajlı gazete 30 bin satıyor. 180 bin tirajlı gazete kapandı. Beş bin bile satmıyordu. BİK aracılığı ile devlet soyuluyor.


Odatv.com


Bu Kategorideki Diğer Haberler