KADINLARINI KORUYAMAYAN BİR TOPLUM KENDİNİ DE KORUYAMAZ..

Okunma Sayısı: 13025    |    Haber Tarihi: 26.08.2019

Hafta içinde önce Kırıkkale’den feryatlar yükseldi ardından Konya’dan annem olmadan uyuyamam diye feryat eden Müşerref’in sesi duyuldu. Son üç yılda öldürülen 932 kadından ikisi Emine Bulut ve Tuba Erkol. Bu yılın ilk sekiz ayında 223 kadın katledildi, şiddet gören kadınlarımızın sayısı ise belirsiz. AKP Hükumetinin yıllardır yapmadığı Adalet Reformunu yeni yasama döneminde hayata geçirmesi ve Kadına Yönelik Şiddet ve Cinayetlere en ağır şekilde gerekli cezaların verilmesi tüm kamuoyunun beklentisi. 

11 Mart 2002 tarihinde kocası tarafından öldürülen ve ailesinin AİHM'ne açtığı davada OPUS kararı olarak bilinen Başvuru no. 33401/02 nolu dosyanın mahkeme tarafından verilen kararı bugün işlenen kadın cinayetlerini önlemeye yönelik kararlar olmasına karşı halen uygulamaya konulamamıştır. 

Aşağıda AİHM'nin bu dava ile ilgili verdiği kararın kadına şiddeti ve cinayetleri önlemesine yönelik değerlendirmeler bulunmaktadır. İktidarın bu karar da dahil olmak üzere Kadınlara karşı yapılan  Şiddet ve cinayetleri önlemek adına bir an önce gerekli tedbirleri almasını diliyoruz.

********

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

ÜÇÜNCÜ DAİRE’si;

09 Haziran 2009 tarihinde vermiş olduğu; ”OPUZ – TÜRKİYE” kararında

(Başvuru no. 33401/02):(...-Türkiye’de görülen aile içi şiddete yaklaşım )

192. AİHM, yürürlükteki Türk hukuku haklardan yararlanma hususunda erkekler ve kadınlar arasında açık bir ayrım yapmasa dahi, demokratik ve çoğulcu bir toplumda kadınların statüsüne ilişkin olarak uluslararası standartlara uygun hale getirilmesi gerektiğini gözlemler. CEDAW Komitesi gibi (bkz. Nihai Görüşler) AİHM de aile içi şiddete karşı koruma sağlayan özel tedbirleri kapsayan 4320 sayılı Kanun’un kabulü̈ başta olmak üzere Hükümet’in gerçekleştirdiği birçok reformu onaylar. Bu nedenle, iddia edilen ayrımcılık per se (başlı başına) kanunlara dayanmamakta; yerel makamların genel tutumundan – aile içi şiddetten şikâyetçi olan kadınların polis karakollarında gördüğü muamele ve mağdurlara etkili koruma sağlamadaki yargısal pasiflik gibi – kaynaklanmaktadır. AİHM, Türk Hükümeti’nin konuyu CEDAW Komitesi önünde değerlendirirken, uygulamadaki güçlükleri kabul etmiş̧ olduğunu kaydeder.

193. Bu bakımdan AİHM, başvuranın kadınlara yönelik şiddeti ispatlama amacıyla iki sivil toplum kuruluşunun, Diyarbakır Barosu’nun ve Uluslararası Af Örgütü̈’nün, hazırladığı raporları sunduğunu kaydeder (bkz. paragraflar 91-104). Hükûmetin, bu raporlarda yapılan tespitlere ve varılan sonuçlara yargılamanın hiç̧ bir aşamasında itiraz etmediği göz önüne alındığında AİHM, raporları mevcut davadaki tespitleri ışığında değerlendirecektir (bkz. Hoogendijk; ve Zarb Adami, paragraflar 77-78).

194. Söz konusu raporları inceleyen AİHM, rapor edilen en yüksek aile içi şiddet mağduru sayısının, başvuranın söz konusu tarihte yasadığı Diyarbakır’da bulunduğu ve mağdurların tümüyle, çoğunlukla fiziksel şiddete maruz kalan kadınlar olduğu sonucuna varır

195. Ayrıca, Hükümet’in aile içi şiddete maruz kalan kadınlar için çare teşkil ettiğini kaydettiği 4320 sayılı Kanun’un uygulanmasında ciddi sorunlarla karşılaşıldığı anlaşılmaktadır. Yukarıda kaydedilen kuruluşların gerçekleştirdiği araştırma, polis karakollarına aile içi şiddet şikâyetinde bulunulduğunda, polis memurlarının şikâyetleri soruşturmadığı ancak mağdurların eve dönmeleri ve şikâyetlerini geri almaları için arabuluculuk görevi üstlendiklerini göstermektedir. Bu bağlamda, polis memurları sorunu, “müdahale edemeyecekleri bir aile meselesi” olarak görmektedir (bkz. paragraflar 92, 96 ve 102).

196. Ayrıca, söz konusu raporlardan, mahkemelerin şikâyetleri boşanma davası seklinde ele almaları ve bu sebeple, acil olarak değerlendirmemeleri nedeniyle 4320 sayılı Kanun uyarınca karara varmada makul olmayan gecikmelerin görüldüğü anlaşılmaktadır. Polis memurlarının negatif tutumları göz önüne alındığında saldırganlar hususunda karar verilirken de gecikmeler sıklıkla görülmektedir (bkz. 91-93, 95 ve 101). Ayrıca, mahkemelerin gelenek, görenek veya şerefe dayalı cezaları hafifletmeleri nedeniyle aile içi şiddet suçu işleyen kişilerin caydırıcı cezalar almadıkları anlaşılmaktadır (bkz. paragraflar 103 ve 106).

197. Bu sorunlar sonucu yukarıda kaydedilen raporlar, yetkili makamların aile içi şiddeti hoş̧ gördüğünü ve Hükümet’in sağladığı iç̧ hukuk yollarının etkili şekilde işlemediğini ortaya koymaktadır. “Türkiye’de aile içi şiddet de dâhil olmak üzere kadınlara yönelik şiddetin sürekliliğini” kaydeden ve Sorumlu Hükümet’i, kadınlara yönelik şiddeti önleme ve şiddetle mücadele etme çabalarını artırmaya çağıran CEDAW Komitesi de benzer tespitleri ve endişeleri dile getirmiştir. Ayrıca, kadınlara yönelik şiddeti engelleme, mağdurlara koruma ve yardım hizmeti sağlama ve suçluları cezalandırma ve ıslah etme amacıyla Ailenin Korunması Kanunu’nu tamamıyla uygulama ve bu kanunun ve ilgili politikaların etkinliğini titizlikle denetleme gereğini vurgulamıştır (bkz. Nihai Görüşler).

198. AİHM, yukarıda kaydedilenler ışığında, başvuranın itiraz edilemeyecek istatistik bilgilere dayanarak aile içi şiddetin esas olarak kadınları etkilediğine ve Türkiye’deki genel ve ayrımcı adli pasifliğin, aile içi şiddeti teşvik eden bir atmosfer yarattığına ilişkin prima facie bir göstergenin mevcudiyetini ispat edebildiği kanaatindedir.

c. Yetkili makamların kanun önünde eşitlik sağlamaması nedeniyle başvuranın ve annesinin ayrımcılığa maruz kalıp kalmaması

199. AİHM, mevcut davadaki gibi işleyen ceza hukuku sisteminin, H.O.’nun başvuran ve annesinin şahsi bütünlüğüne karşı işlediği kanuna aykırı fiillerin etkili şekilde önlenmesini sağlayacak caydırıcı bir etkiye sahip olmadığı ve bu nedenle, AİHS’nin 2. ve 3. maddeleri bağlamında haklarının ihlaline neden olduğu sonucuna varmıştır.

200. Türkiye’deki genel ve ayrımcı adli pasifliğin, kasıtlı olmasa dahi, esas olarak kadınları etkilediğine ilişkin yukarıda kaydedilen tespitini göz önüne alan AİHM, başvuran ve annesinin çektikleri sıkıntının kadınlara karşı ayrımcılık türlerinden biri olan cinsiyete dayalı şiddet olarak kabul edilebileceği kanaatindedir. Hükûmet tarafından son yıllarda yürütülen reformlara rağmen, geçmiş̧ yıllarda mevcut davada tespit edildiği gibi adli sistemin genel pasifliği ve saldırganların cezadan muaf olması aile içi şiddeti çözmeye uygun adımın atılmasında gereken sorumluluğun alınmadığını göstermektedir.

201. AİHS’nin 2. ve 3. maddelerince güvence altına alınan haklarından yararlanmada başvurana ve annesine kanun önünde eşitlik sağlama hususundaki iç̧ hukuk yollarının etkili olmadığı göz önüne alındığında, AİHM başvuranı iç̧ hukuk yollarını tüketme gereğinden muaf tutan özel koşulların mevcut olduğu sonucuna varır. Bu nedenle, AİHS’nin 14. maddesine dayanılarak yapılan şikâyet hususunda Hükümet’in iç̧ hukuk yollarının tüketilmemesine ilişkin itirazını reddeder.

202. Yukarıda kaydedilenleri göz önüne alan AİHM, mevcut davada, AİHS’nin 2. ve 3. maddeleri ile birlikte 14. maddesinin ihlal edildiği sonucuna varır...

AİHM’nin bu kararı KADINA ŞİDDET-AİLE İÇİ ŞİDDET konusunda “ÜLKE OLARAK YAŞADIĞIMIZ SORUNLARIN FOTOĞRAFINI ÇEKEN BİR KARAR İDİ. 

Ülke olarak bu karar üzerine düşünüp, meseleyi çok ciddi bir şekilde analiz edip, şapkayı önümüze koyup GEREKLİ TEDBİRLERİ ALMIŞ OLSAYDIK; bu alandaki sorunlarımızı ve kadına karşı şiddeti-aile içi şiddeti önleme konusunda çok önemli mesafeler almış olurduk ve SON GÜNLERDE İNFİAL UYANDIRAN ”Emine Bulut, Tuba Erkol ve Güldane Yırtıcı “olayları gibi müessif hadiseler yaşanmamış olurdu...!!!

Unutmayalım ki; KADINLARINI KORUYAMAYAN BİR TOPLUM KENDİNİ DE KORUYAMAZ...

KADIN ve AİLE;TOPLUMUN TEMEL DİREĞİDİR...



Bu Kategorideki Diğer Haberler

CHP’nin Çankaya adayı Güner:
Haber Tarihi: 06.03.2024
TERÖRÜ LANETLİYORUZ ARTIK YETER
Haber Tarihi: 27.12.2023
ÖNEMLİ DUYURU
Haber Tarihi: 24.12.2023
CHP ÖRGÜTÜ ANAYASA'YA SAHİP ÇIKIYOR
Haber Tarihi: 29.11.2023
TEŞEKKÜRLER ÇANKAYA
Haber Tarihi: 29.05.2023
BAŞIN SAĞOLSUN TÜRKİYEM
Haber Tarihi: 07.02.2023
Fahri Yıldırım:
Haber Tarihi: 24.05.2021
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü
Haber Tarihi: 08.03.2021
ŞEHİTLERİMİZE HÜZÜNLÜ VEDA
Haber Tarihi: 12.02.2021
20 KASIM DÜNYA ÇOCUK HAKLARI GÜNÜ
Haber Tarihi: 20.11.2020